Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

denetim günlükleri: mesleğe yerleşmek 3

Resim
mesleğin ilk günleri gerçekten de çok heyecanlı ve bir parça da helecanlı idi.. daha evvel bahsettiğim ve maruz kaldığımız bilgi bombardımanı çok yoğundu.. bir sürü bilmediğimiz kavramlar.. kıymeti kendinden menkul sözcükler.. anlam yüklenen fiiller.. aman öyle yapmayın aman böyle yapmayınlar.. ıspanaklı sunumlar, slayt peşinde dilenen katılımcılar.. bavullar dolusu notlar, basılı kitaplar, eserler şu bu.. sonra dediler ki bu böyle olmaz.. sertifika almanız gerekiyor.. makul bulduk gittik eğitime aldık.. işte o eğitim döneminde mesleğin taaa bu günlerine ilişkin yoğun tartışmalar yaşanıyordu zaman zaman.. bunların arasında en ilginç olanı mesleğin adına yönelik olandı.. bu görüşte olanlara göre; tamam soruşturma yapmıyorduk.. ileriye bakacaktık.. arkaik denetimciler (bu tür tesmiye etmemin nedeni bazı unvan sahipleri ile olası bir tartışmaya girmemek.. şunu da diyim ki kendim için değil onlar için kaçınıyorum kavgadan.. yoksa evelAllah topkapı çocuğuyuz pabuç bırakmayız kimseye.. ata...

ev arayışlarım: baktın mı len (?!)

Resim
ev arayışlarım sürüyor sevgili günlük.. yani bu konudan bahsetmediğimi görerekten bazıları pes ettiğimi zannetmesin.. keza zannetmek pek iyi bir şey değildir.. neyse bu süreçte en son geçen ilginç bir olay daha yaşadım.. bundan yaklaşık iki ay evvel arkadaşım Muhammet’in işaretiyle sahibinden de –bu arada sitenin adı sahibinden ancak ilanlar genelde emlakçıdan- bir ilan gördüm.. bu kez daireyi inşaat firması satıyordu.. ilanı biraz inceledim.. evirdim çevirdim.. fotoları ellerimle büyüttüm ve internet sitesinde yer alan tel noyu aradım.. karşıma bi adamceğiz çıktı ve inşaat firması olduklarını, muhitin-evin çok güzel olduğunu, fiyatın kelepir mesabesinde bulunduğunu, kaçırmamak gerektiğini, şunu bunu söyleyerek konuşmayı noktaladı.. ondan sonra bende bir tecessüstür aldı yürüdü.. bir yandan da Muhammet dönüşümden önce bu evin yerindeki evde oturduğunu filan anlatıveriyordu.. ne var ki bunca merakıma rağmen evi görmek için ancak 20 gün evvel fırsat bulabildim.. ılık bir Cuma akşam üstü ...

denetim günlükleri: risk kontrol matrisi ile imtihan olmak

Resim
iç denetimin önemli bir aşaması da risk kontrol matrisinin hazırlanmasıdır, günlüğüm.. konunun faaliyet-birim ilişkileri tasarımında ya da risk-kontrol-test üçlüsünün kurgusunda bir sorun gözükmemektedir.. burada en kritik bölüm risklerin yazılmasıdır.. genelde “açılacak kurslarla ilgili olarak akademik birim ve karar organlarınca alınması gerekli karar ve onayların zamanında alınmaması riski .. taşınırların giriş ve çıkışına ilişkin kayıtları tutmak, bunlara ilişkin belge ve cetvelleri düzenlemek ve taşınır yönetim hesabını harcama yetkilisine sunmak görevlerinin yapılmaması riski.. sözleşmelerde çelişkili ifadelere yer verilmesi nedeniyle uygulamada sorun yaşanması riski.. fiilen yürütülen bilmem ne sürecinin kapsamının, niteliğinin ve işlevinin olması gereken standartlar ile mevcut ihtiyaçları karşılamak için yeterli ve uygun olmaması risk” gibi aslında sonucunu bildiğimiz ve adeta tüdengelimsel bir mahiyet kesbetmektedir. . bu sonucun ortaya çıkmasında risk kavramına alışık olmay...

müzik üzerine: Müslüm ve mercury

Resim
biyografik filmler her daim ilgimi çekmiştir.. en son iki biyografi seyrettim.. Müslüm ve bohemian rhapsody.. bu filmlerde Müslümü timuçin esen; merceryi ise malek canlandırıyordu.. iki oyunculuk da esasında başarılıydı.. esen, Müslüm karakteri için amerakida eğitim almış.. uzun süre çalışmış ve adeta Müslüm olmuş çıkmış.. haaa bu tür filmlerde yüzde yüz bir benzerliğin başarı olmadığını söyleyenler de var.. ancak ben katılmıyorum.. bu tür son dönemde yaşamış olduğundan hemen her hareketi, en küçük mimiği bile bilinen kişileri anlatan filmlerde bence yüzde yüz benzerlik en mantıklı yol.. dediğim gibi esen sanki ikinci bir Müslüm.. ve hatta belki de fazlası var.. nitekim bazı yorumcular artık Müslüm değil esen dinliyorum bile demeye vardırdılar.. neyse.. ben bu iki oyunculuktan eseni daha başarılı buldum.. bunun nedeni tam bir bütüncüllük göstermesi.. yani halkın içindeki Müslümle sahnedeki arasındaki geçişler çok ustaca.. buna karşılık malekin mercury karakteri için aynı şeyi söyleyem...

denetim günlükleri: görev süre planı

Resim
denetim sürecini konuşmayı sürdürürsek.. bildiğin gibi denetimimiz başlattık.. ve artık görev süre planı modülüne geçtik.. bu bölümün esas aktörü gözetim sorumlusudur.. kimi zaman bu iş bir angarya olarak görülür.. eski alışkanlıklar bağlamında “istemeyükçü” iç sesimiz “bana ne ya elalemin denetiminden.. ön çalışma testini/testlerini de denetleyen girsin, başlama bitiş tarihini de o yazsın” şeklinde olur olmaz konuşabilir.. işte bu noktada yapmamız gereken iç sesi derhal susturmak ve bunun bir iç denetim olduğunu hatırlamaktır.. evet bu teftiş değildir, iç denetimdir.. iç denetimin en önemli farklarından biri de ekip çalışmasına verdiği değerdir.. sistem üçlü bir yapıyı iktiza eder.. –haa şimdi ya üç kişi atanmamışsa ne olacak aga?.. dediğini duyar gibiyim.. popüler olmaya çalışmadan doğrudan cevap vereyim: üç kişi olmadan standartlara uygun bi iç denetim ifa etmek mümkün değildir-..  konuya yani modüle dönecek olursak bu noktada şöle bir eleştiri ya da user friendly önerisi ge...

denetim günlükleri: başlangıç

Resim
evet sevgili günlük bugün seninlen denetim sürecini “konuşuk etmek” istiyorum.. bu konuyu belki biraz anlamsız olaraktan içdenden önce içdenden sonra şeklinde ele almak mümkün.. içdenle birlikte denetim raporlarına bir standart geldiği muhakkak.. ancak burada iç denetçiyi yoran sistemin fazla kırtasiyecilik gerektirmesi.. denetim başlatma modülünün faal kişisi başkandır (başkan kişisi zaten hep en faal ve en yalnız adamdır ki bu başka bir yazısı konusudur).. başkan ilk evvela denetim/danışmanlık seç bölümünden başlatacağı denetimi seçer.. bu arada bu bölüm oldukça dar bir görüntüye/arayüze sahiptir.. ve user friendly olduğu pek de söylenemez.. seçtiği denetime kapsam, amaç, yöntem (ve hatta özel not) girme görevi başkandadır.. bunlar öyle dile kolay gelmekle birlikte özellikle amaç bölümü oldukça kapsamlı ve belki de analitik bir ön çalışmayı iktiza eder.. kapsam nispeten kolaydır.. yöntem ise maalesef fazlasıyla basmakalıp geçiştirilir.. “amaç” yazarken adeta yeniden bir risk analiz...

kitap kritiği: homo sapiens

haririnin kitabını eniştemin hediye etmesi ve tavsiyesi üzerine okudum.. 4 bölümden oluşuyor: " bilişsel devrim ", " tarım devrimi ", "insanoğlunun birleşmesi" ve " bilimsel devrim "..  kitaba göre tarım devrimi kritik bir eşik ve dinler bundan sonra başlamış.. ancak göbeklitepe bunun aksini ortaya koyuyor.. yine kitaba göre başlarda çok sayıda değişik insan türü vardı ve fakat homo sapiens (aslında en güçlü olmasa da) ne etti etti bunları ortadan kaldırdı.. bu bağlamda vahşi bir “insanlık” tarihi vurgusu işleniyor.. yani nereye gitse yakan, yıkan, taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmayan bir "varlığın" tarihi anlatılıyor.. insanlığın gelişimi ve bugünkü insanın ortaya çıkışını çok sayıda varsayımsal ve aslında yine "kendi içinde bir inanca" bağlayarak ele alıyor.. bilhassa biyolojik gelişimi anlatan bölümde bu varsayımlar ve çelişkiler açık ve net.. yazar bir şey diyor ve ona o şekilde inanmamızı istiyor.. aksi düşünceyi...

bu kente aşk: hatırla...

Resim
" Dağılmış eşyalar dört bir yana Sessizliğimiz uykusuzluktan değil Toplasan iki kişi eder miyiz hala? Beni biraz böyle hatırla" o akşamı hatırlıyor musun? bunu okuyorsan hatırlarsın mutlaka.. sondu.. konuşmadan büyük postanenin arka sokağındaki köşeyi dönüp tramvaya doğru yürümüştük.. "hoca kasım" sokaktan da inebilirdik aslında hep yaptığımız gibi.. ya da "fındıkçı remzi" sokaktan yahut "postahane yanı" sokaktan.. ancak bu kez yüreğimiz dayanmayacağından olsa gerek ana caddeyi takip etmiştik.. ayrıntılarla dolu arka sokaklar tam bir kalp ağrısıydı çünkü.. her köşesi seninle dolu bir anıydı.. bazen gerçek bazense İhsan Oktay Anarın roman kahramanlarından, onlar sanki gerçekten de varmış gibi birbirimize anlattığımız kurmaca hikayelerden oluşan.. kurşun geçmez bir kalp ağrısını, anılar mehşerini çekebilecek gücümüz yoktu bu dar ve bir o kadar fani zamanda.. azıcık yağmur mu çiseliyordu? hep bir umut ışığı olan gülen gözlerine bakamıyord...