Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

az iş çok sonuç

Resim
günlük, bazı insanlardaki zeka parıltısı bana çok ilginç geliyor.. çok çalışmıyor genelde bu kişiler.. ancak yaptıkları bir işle yahut verdikleri bir fikirle yepyeni ufuklar açabiliyorlar.. hani diyorum acaba bir de bunlar çalışsalar nasıl olur.. ortaya kim bilir neler çıkar.. ancak bir de konunun başka bir boyutu var.. belki de bu insanlar böylesi zihinsel açılımları işin çok işine girmedikleri için yapabiliyorlardır .. yani geriden baktıkları ve olay karmaşasına girmedikleri için bizim bulamayacağımız çözümler bulabiliyorlardır.. tıpkı düzlemden bakan bir kişinin ağaçlar ya da ağaçlar görmesine karşılık tepeden bakan birinin ormanı görmesi gibi.. belki de çok çalışan insanlar kadar ekibe az çalışıp değer katan kişileri de dahil etmeliyiz..  misal sergen.. kendi kabul etmese de fazla koşan, antrenman seven bir topçu değildi ama yeteneği sayesinde pek çok kilidi açan kişi olmuştu takımı adına.. denetim elemanlığı sürecimde de gözlemledim böylesi insanları.. işe geç gelen, erken ayrılan

emeklilikte kendine takılanlar 2

Resim
emeklilik konusunda kelam etmeyi sürdürelim istiyorum günlük.. pek uzak bir mevzuu olabilir bizim için ancak bir kısım insanlar için çok yakın.. ilk yazımda yazmıştım memleketimiz hobisiz insanlar ülkesi diye, hatırlarsın.. ve hobisiz kalmak çok zor.. "hobisiz kaldım anne" diye bir şarkı bilem yakabilirsin, en ahmet kayasından.. gerçi şarkı değil türkü yakılır ya neyse .. evet ben karar verici olsam şöle bir emekliliğe geçiş programı uygulardım: yaş ilerledikçe önce çalışma saatleri ardından günlerini azaltırdım.. öyle ki son sene artık sadece bir gün işe gelirdi müstahdim  (yani istihdam olunan kimse demek istiyorum a günlük) arta kalan zamanda ne mi yapardı.. herkesin keyif ve bütçesine göre bir uğraşı edinerek onunla ilgilenmesini sağlardım.. gezi, sanat, spor (tabi yaşa göre, yoksa kalkıp bi yaştan sonra hugh hogen gibin olacam diye body yapın demiyorum) el sanatları ve hatta pul koleksiyonerliği.. böylece emekliliğe kademeli geçiş yapılmasını temin etmiş olurdum.. ge

değiştin mi?

Resim
değiştin mi?.. zaman aktı üzerinden.. her şeyin ve her yerin.. soldurdu.. eskitti.. gene çocuktun.. çocuktum.. eskitti.. soldurdu.. her şeyin ve her yerin.. zaman aktı üzerimden.. değiştim mi?.. kaybolmak vasıf çınar caddesinde .. caddenin silueti olan tarihi dükkanlar.. istemedin devamını.. bir bildiğin vardı elbet.. devam etmedi.. senin tarafın batıydı.. oradaydı yeni cami.. mısır çarşısı.. bense biraz daha doğudaydım senin ikliminde.. ebussud caddesiydim.. senin sevmediğin, hoşlanmadığın.. gardım.. hocapaşa pidecisiydim.. filibe köftecisiydim.. biraz sevmiştin sonraları bu yakayı,  meserret adı verilen o otel açıldıktan sonra bu yakayı.. meserrettin sen.. benim için en azından.. ya da en çoğundan..  türk ocağı caddesi nden aşağı inerken.. hatırlarsın o günü.. o muhteşem günü.. seni gördüğüm ilk günü.. neden oraya sapmıştım.. ya da neden oraya sapmıştın.. ne kadar küçük bu dünya diye düşünmüştüm.. seni son gördüğüm yer bundan iki yüz metre aşağıda sirkeci tramvay durağı olunca.. içi

babamın işi mi?

Resim
çalışmak acı mı günlük.. çalışmak zorunda olmak hususunda ne dersin.. keza bu bağlamda kafama takılan bir kalıp var.. dillere pelesenk olmuş (nedense hep böyle işe gelen şeyler pelesenk olur da hiç aleyhe gelen şeyler pelesenk olmaz) “babamın işi mi” ifadesi.. bu genelde kamuda olur, keza Yunusun dediği gibi kamu alem birdir bize .. özelde neyin pek olmaz bu.. hatta özelde çalışanlar işyerlerini ve patronlarını daha fazla sahiplenirler.. kendilerine işyerinde ne kadar kötü davranılsa da şirketleri hakkında konuşurken “bizim şirket” muhabbeti yaparlar..  gel gör ki kamuda iş daha farklıdır.. bazen hiç çalışmak istememekten bazense çalışıp da karşılığını görememekten mütevellit “amaaaannn babamın işi değil ya bana ne” kalıbı devreye girer.. alegorik bir ifadedir aslında nerden baksan.. burada baba figürü zengin iş veren finansör, (bizim aile filmindeki) fabrikatör saim beyi temsil ediveriyor.. şöle ki burada “çalışan” şunu demektedir: ah bea babamın işi olsaydı dört elle nasıl da sarıl