Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

iç denetçiler sadece maske takmıyor

Resim
iç denetçilerin corona tarzı durumlarda üstleneceği rol adlı bir makale okudum günlük.. çalışmanın yazarı IIA başkanı chambers idi.. başkan özetle; iç denetçiler bu tür durumlarda sadece maske takmakla iktifa etmemeli.. aktif bir rol almalı diyor.. nasıl yani dersen: riskleri değerlendirmede ve iş devamını sağlayacak süreçlerin değerlendirilmesinde yönetime yardımcı olmalı diyor başkan.. gelelim bize.. biz ne yaptık sevgili günlük.. önlemlerle ilgili önerilerimiz sorulduğu anda hemen chambersın belirttiği vecibeyi yerine getirdik.. ve yönetime yapılanları özetleyen; öğrenci ve personel hakkındaki önerilerimizi içeren bir rapor sunduk.. bunlardan epey bir kısmı hayata geçti diyebilirim.. özellikle iç kontrol standartları bağlamında kritik görevlerde yedek personel bulundurulmasını salık verdik.. toplantıların askıya alınmasına, münavebeli çalışma mantığına vurgu yaptık.. bu bağlamda esnek çalışma biçimlerine geçilmesi yönünde –diğer üniversite ve kurumlarla- çaba gösterilmesini önerd

coronanın düşündürdükleri

Resim
yeni corona virüs bir sürü çağrışım yaptırdı bende günlük.. ahh günlük.. güzel yüzlü, iyi günlük.. ilk evvela yitirdiğimiz şeyleri düşündüm.. huzur içinde bir yerden bir yere gitme.. marketlere girip çıkma.. arkidişlerle bir akşam üstü bir yerlerde rahatlıkla takılma gibi alelade şeyleri.. işe gidince elini yıkamadan bilgisayarı açabilme lüksünü.. çekinmeden aksırmayı tıksırmayı.. burnunu silerken kimsenin sana bir pislikmişsin gibi bakmadığı zamanları .. metroda balık istifi "giderkene" 😆 salgın hastalık diye bir şeyin aklının ucundan bile geçmemesini.. kolonyayı ara sıra kullanmayı.. yaşlı olan büyüklerinin yanına rahatlıkla –onlara virüs bulaştırır mıyım acaba korkusu olmaksızın- gidip gelmeyi.. öpüşmeyi.. sarılmayı.. bir bardak çay içerken enfeksiyon bulaşma riskini düşünmemeyi.. kalabalıktan korkmamayı.. yabancı birini görünce irkilmemeyi.. boğaz ağrısından korkmamayı.. yaaa gördün mü günlük işte.. insan ne basit şeyleri özler bazı zaman olur da.. sonra komplocu t

yol ayrımı: performans mı mesai mi?

Resim
günlükçüğüm.. zaman zaman boş uğraşılar peşinde olduğumuzu düşünüyorum.. düne göre dolu, bugün için tartışmalı gelecekte ise hepten anlamsız mevzuların yani.. misal mesai olayı.. dünün dünyası için çok mühim bir şeydi doğru.. memurun, işçinin 8-5 işinin başında olması..  bugün ise afalladık acaba dedik.. çünkü artık 80’lerde 90’larda değildik.. (gerçi beni bıraksan hep o dönemlerde kalmak isterdim ya o ayrı konu 😭 ) ayrıca bilgisayar teknolojileri her yeri kuşatmıştı.. başka çalışma biçimleri ortaya çıkmıştı.. 90'larda ders olarak – arif yavuz hocadan , esnek çalışma ve endüstri ilişkilerine etkisi adıyla- okuduğumuz mevzular şimdilerde gerçekti artık.. en azından yurt dışındaki uygulamaları izleyebiliyorduk.. sonra startuplar (yemek sepeti gibin şeyler yani) patlak verdi.. çok farklıydılar mesai gibi arkaik kavramlar önemsizdi bu organizasyonlarda.. tek bir gerçek vardı: performans .. işini nerede, nasıl yaptığınla ilgilenmiyorlardı.. mekânsal bir takıntı yoktu bu iş model

iç denetçinin en temel paydşı

Resim
iç denetçinin temel paydaşları kimler sevgili günlük?.. bir üniversite iç denetim birimi özelinde düşünecek olursak ne cevap verilebilir bu soruya?.. paydaş maydaş gibin kavramlar özellikle stratejik plan bağlamında şey ettirilen kavramlardan.. ve bu faaliyet tüm kamuda dönem dönem depreştiğinden bu ve benzeri kavramlarla ilgilenmek durumunda kalıyor, çok sayıda form neyin dolduruyoruz.. "sizce en önemli paydaşınız kim ve dahi etki derecesi ne?.." bu soruyu özelde –dediğim gibi üniversitedeki- iç denetçiler için düşünecek olursak.. öğrenciler mi, idari personel mi, akademisyenler mi yoksa üçüncü taraflar mı?.. ben önceleri bu soruya (öncelik idari de olmak üzere) personel diye cevap veriyordum ve yanıtıma imancım tamdı.. öyle ya biz idarelerin faaliyetlerine değer katmak için buradaydık.. faaliyetleri ise personel ifa ediyordu.. öyleyse biz aslında personele değer katmak için buradaydık şeklinde–biraz da kendi kendime gelin güvey olaraktan- düşünce sürecimi tamamlıyordum