Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

emeklilikte kendine takılanlar 1

Resim
memlekette yaşlılık da zor bea günlük.. hobisiz yaşlılar ülkesi çünkü bizim memleket.. hara güre süren bir yaşamın sonuna erme şansına nail olduysa bizde ehtiyarlar r içlerini garip bir boşluk kaplayıveriyor.. gençliğinde bir hobisi, yapmayı hedeflediği ve daha da önemlisi küçük küçük yaptığı şeyler varsa ki biz de çoğunda bu yok o zaman kapkara bir boşluk kaplıyor insan yaşamını.. kadınlar bir nebze daha avantajlı sanki.. keza dışarıdaki işlerinden emekli olsalar bile ev hanımlığından emeklilik olmak mümkün olmadığından oyalanacak bişiler buluyorlar.. yine bunun yanı sıra kadınların altın günü, platin günü, bitcoin günü gibi değişik günleri erkeklere oranla daha fazla olduğundan sosyalliklerini (sosyal ağlar teorisine selamlar bu arada) emeklilikte de sürdürebiliyorlar.. (anane babane olarak açtıkları ve vergi kaynağını aşındırarak vergi ziyaına sebebiyet veren kaçak kreşleri de bu bağlamda zikredebiliriz).. ki gerçi bunlar da bahsettiğim konuya örnek değil.. yani hiçbiri bir hobi

kanayan yara gsm mağdurları

Resim
maalesef aynı tongaya ikinci kez düştüm günlük.. evet bana ayrılan sürenin sonuna geldiğimi iyi hesaplayamadım ve gsm opratörünce ek paket kitlendi.. dünyada en iyi kitleme ödülü diye bir şey varsa ödül alacak bir hamle.. olay şöle oldu.. sürem çok az kalmış.. ona rağmen ben (bilmeyerek) arama yaptım.. bunun üzerine görüşmemi kesmeyip üst üste iki sms gönderdiler.. birincisi “süren bitti, ek paket alabilirsin” ve ikincisi yalnızca birkaç saniye sonra “ek paketi tanımladık” şeklinde.. yoldayken, görüşme sırasında güya önce uyarıyor sonra bir iki saniye sonra ek paket tanımlıyor.. düşünün telefonda konuşuyorsunuz sms geliyor.. önemli bir şey konuşuyor olduğunuzdan sms i konuşma esnasında açıp okuyamayabilirsiniz.. (bunun yaşlısı var hastası var onlar nasıl bakacak o da ayrı bir husus..) tüm bunlara rağmen “biz sizi uyardık yapacak bir şey yok” , “daha evvel size (200 dakkan kaldı şeklinde ve kafamda sayaç olduğu zehabına kapılarak) kalan kontörü hatırlatan sms attık”   deyip konuyu

ne kadar da küçük bir dünyanız varmış ev sahipleri

Resim
o değil de ev sahiplerinin (ve dahi emlakçıların ki onlara ayrı bir yazı yazacağımdan burada bahsetmekle yetindim) son dönemde özellikle de öğrencilere yaptığını hiç yakıştıramadım günlük.. büyüdü büyüdü içimde.. dedim ki bizim insanımız nasıl böyle bir şey yapabilir.. hani öğrencilik iyi bir şeydi.. gençler geleceğimizdi.. hani milliyetçilik hani o hani bu.. her şey plastikleşti gene gözümde.. yavan bir tat bıraktı ağzımda hayat..  sen kalk iki yılın kaybını okulunu okumak için gelen talebelerden çıkar.. olan biten boşuna değil diyorum.. hayat boşuna marizlemiyor bizi .. belalar bir oradan bir buradan belli ki bundan geliyor.. oysa her şeyin bir ahlakı var bea günlük.. kapitalizmin de bir ahlakı/etiği var inan bana.. adam simit bir ahlak profuydu ilk evvela bildiğin üzre .. netekim üniversite dörtte dersimize gelen rahmetli mithat melen (siyasetçi ferit melenin oğlu) bunu bize anlatmayı şiar edinmişti.. ve verdiği örnek çok çarpıcıydı.. şimdi diyordu hoca diyelim londrada evi olup

efsane geri döndü muassebe denetmenliği

Resim
sevgili günlük geçen ay ilginç bişi oldu ve efsane meslek muassebe denetmenliği yeniden ihdas ediliverdi .. zate fazla gecikmeyeceği belliydi.. yani gider denetimini en iyi yapan bir unvanın daha fazla kapalı kalamayacağı (😀?!) ortadaydı.. orası öyle de.. şimdi kafamda çılgın sorular var günlük.. muassebe denetmenliği neden kaldırıldı .. kaldırıldıysa neden tekrar ihdas olundu. . bir ihtiyaca binaen   mi kaldırıldı acep..  yani.. 2006 yı hatırlıyorum.. tam denetimdeykene mantık değişmişti.. bundan böle raporlarda zimmet gibi şeyler oluverirse her teşekkülün merkezine ayrı bir yazı ile bildirmemiz gerekiyordu.. her kurumun iç denetçisi bu raporların gereğine göre işlem tesis edivereceklerdi.. ve mal sandıkları da sarfiyatta sadece 4 unsura bakıverecekler idi bundan kelli.. ötesine berise ilişmiyeceklerdi .. neyse bu essahlı bir dönüşümdü aslına bakarsan ki zate bunu bir şiir formatında bir duayen üstadımız kaleme almıştı ( bkz. yıkılan çınar ile yetişen fidan adlı şiir )..  iç denet

eylül akşamlarında vurulduğumuzda

Resim
eskiden de böyle miydi günlük.. her şey plastikleşmiş miydi yavan mıydı.. tarhananın tadı böyle miydi gene.. koshelva böyle miydi.. televizyon bu kadar yabancı mıydı?.. oradaki karakterler amerikada da olsa yeşilçamda da bizim bir tanıdığımız mıydı sanki.. ufak bir dünyamız vardı.. bunun farkında değildik.. farkına varmak iyi bir şey miydi sanki.. şimdilerde her kes farkındalıktan bahsediyor.. iyi bir şey olsa gerek arttırmaya falan çalışıyorlar.. daha mı gülüyordu insanlar daha az bilirken.. bilmek miydi yoksa bizi üzen.. bazı şeyleri duymak daha mı iyiydi sanki.. sadece duymak.. tozlu bir akşamda anlatılan öyküler.. tozlu akşamın alacayalazında ..  herkesin evine çekildiği o eşsiz anda.. bir günlük sahnenin bittiği o an.. çok mu uzundu eve giden yol.. adımlar şimdi çabuk bitiyor.. hemencik bitsin istiyoruz.. bitiyor.. aslında biten biziz.. haberimiz yok.. o eski "anı" özledim günlük.. kavganın gerçek olduğu.. sadece mahalle için olduğu.. kavramlarımızı kimsenin çalmadığı, y