Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

atikvalde'den atikali'ye

Resim
"iftardan önce gittim atik-valde semtine, kaç def'a geçtiğim bu sokaklar, bugün yine, sessizdiler. fakat ramazan mâneviyyeti bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti..." yahya kemal bu şiirinde üsküdardan bakmaktadır istanbula.. ama nedense ben bu şiiri okuduğumda aklıma fatihteki atik ali mahallesi gelir.. ahmet rasim lisesi, nişanca ve oradan vardığımız fevzi paşa caddesinden karşıya geçip de hırka-i şerif caminin yanından uzanıp keçeciler caddesinden, o dar, eski evlerle ve metruk çeşmelerle süslü o tarihi caddeden geçerek kahılbağı (sonradan adı kahılbaşı) sokağına ulaştığımız o günler hatırıma gelir.. bu gezilerimde ben henüz daha 8-10 yaşımdayımdır ve yanımda ya annem ve teyzemler ya da dayım vardır.. eğer teyzemler ve annem varsa yanımda bu demektir ki çarşamba pazarından geliyoruzdur.. yok eğer dayım varsa o gün cumartesidir ve dayımın cumartesi günleri yarım gün çalıştığı işine gitmişimdir ve beraber eve dönüyoruzdur.. aslında belki de böyle hisse

bugün 23 nisan

Resim
bugün 23 nisan neşe doluyor insan.. bu eski ama eskimeyen replikle yankılandı bu ay dimağım, günlüğüm.. bu ay diyorum keza TRT çekmiş olduğu ya istiklal ya ölüm dizisiyle adeta 23 nisanı bir ay önceden kutlamaya başlamıştı.. pek dizi seyretmeyen biri olmama rağmen ilgimi çekti ve izledim.. konu İ stanbul'un işgalinden TBMM’nin açılışına kadar geçen sürede yaşananlardı.. oyunculuk açısından beğendiğim, heh tam da bu dediğim performans da vardı, sakil bulduklarım da.. yine şehir sahneleri (İstanbul ve Ankara) gerçekçi geldi..   şu an bunların yani teknik eleştirilerin pek bir önemi yok aslında.. önemli olan verdiği mesajdı ve bence hedefini buldu..            Mim Mim (MM) Cemiyetinin Arması beni diziye bağlayan karakter Topkapılı (Cambaz) Mehmet Bey’di.. çok önemli bu karakterin yıllar sonra hatırlanıp başrollerde canlandırılması beni çok mutlu etti.. çok mes’udum yaani günlük..😆 neden diyecek olursan “demir” lakaplı Topkapılı Mehmet Beyin hemşehrisi olmak ve dahası adı

coronanın düşündürdükleri: ne umduk ne bulduk?

Resim
kimilerine göre tarihe tanıklık eden günlerden geçiyoruz günlük.. çok farklı şeyler söyleyenler var.. milattan önce milattan sonra nın yerini coronadan evvel ve sonraya vardıranları bile okuyoruz.. hayal kırıklığının bini bir para kiminde.. neymiş efendim 2020’lerde uçan arabaları deneyimleyeceğimizi düşünüyorlarmış da karşımıza “nasıl el yıkanır” adlı kamu spotları çıkmışmış.. geleceğe yönelik tahminler de birbirinden çok ayrı.. kimisi –komplo teorisi bağlamında- olayın insan işi bir virüs olduğu ve de dünyayı tek bir devlet haline getirmek isteyenler tarafından geliştirildiği iddiasında.. kimi ise olup bitenin ardından daha milliyetçi-devletçi üniter modellerin güçleneceğini söylüyor.. oldukça uç görüşler var yani.. ben ne mi düşünüyorum?.. tabii ki önemli olan benim ne düşündüğüm günlük😉, teşekkür ederim.. bu doğal bir gidişat gibi geliyor bana.. 80’lerde başlayan, milenyumla hızlanan anlayışın bir uğrağı yani.. evet bu olayın arka planında ekabirlerin sık sık dem vurdukları v

"liberal miberal malı kap götür al rap rap"

Resim
merhaba günlüğüm.. seninle bir hasbihal edelim.. bu kez biraz enfüsi tarafı irdelemek istiyorum.. belki çok da enfüsi bulmazsın ve dalga geçersin.. ancak benim için öyle.. neyse bu kadar girizgahın ardından konuya "şey edivereyim"..  üniversiteye giderkene nedense liberal fikirlere sahiptim fazlasıyla.. çok koyuydum hani.. iktisat fakültesinde üstelik kamuda okurken oldukça tuhaf şekilde liberal ekonomiyi savunuyordum.. şikago okulundan friedmanın kitaplarından alıntıları defterlerimin kapaklarına filan yazacak derecede hani.. ( tabi o zamanlar pinochet'i desteklediğini, diktatör de olsa liberal birini tercih edeceğini söylediğini bilmiyordum, çünkü şimdiki çocuklar gibi internet parmağımın ucunda değildi..😔 ) özellikle merkez bankası hakkında söyledikleri hoşuma giderdi.. “enflasyon her yerde ve her zaman sadece parasal bir olgudur” cümlesine hastaydım.. sonra hayek’in the road to serfdom adlı eseri ile nobel ödülüne ulaşma serüvenini destansı bulurdum.. devlet eko