Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bakırköydeydik çok emindim

Resim
bir bakırköy akşamüzeri hatırladığım şimdi.. carouselin 🚩 önündeydik.. serinlik çıkmıştı.. ürpertici.. özletici.. hazırlayıcı.. hatırlatıcı.. dar.. ölümlü.. ve daha bir çok şeyle özdeş benim için şu anda.. bu ölümlü zamanda.. 😞😢 montunun kapüşonunu başına çekmiştin.. kaküllerin rüzgarın değmesiyle düzensizce uçuyordu.. alnını öpen saçını kıskanıyordum.. gülüyordun.. o alttan bakan ve içimi darmadağın eden ifadenle.. bize bir şey olmaz diyordum içimden.. çok emindim.. 👫yanındayken ne tasa vardı ne keder.. neyle karşılaşsam senle vız gelir diye düşünüyordum ..🎶 ebuziya’ya   🚩  yöneldik.. biraz dolaşmak için.. pek konuşmuyordun nedense ama mutlu olduğun belliydi.. ara sıra değiyordu ellerimiz birbirine.. bunu seviyordum.. hafif çarpışmaları ve kaçamak bakışları, gülen gözlerine.. bunu sevdiğimi biliyordun.. farkındaydın.. sonra ufaktan "artık dönsek mi" dedin.. bu ifade sana anlatılmaz bir sevimlilik katıyordu..  dönsek mi? aslında ben dönmek istemiyordum.. hep ileri gitme

150. yılında pertevniyalde

Resim
pertevniyalde bir gün daha geçirdim sevgili günlüğüm.. bir pilav ve aşure günü daha.. pandemiden bu yana ilk kez katıldım.. 2 sene yapılmadı zaten..  ilk duygulanımım ne mi oldu.. tabii ki özlem .. özlemişim okulumu.. aksarayın göbeğindeki şirin mi şirin lisemi.. ne güzel günlerdi ah bea.. her sabah sevinçle binip otobüse pek tabii ki Suatla (=Suadiye ile) ve heyecanla girmek o koca binaya..  bugün var ya gene aynı heyecanı duydum günlük .. 29 yıl sonra bugün de kalbim çarptı merdivenlerden çıkıp öğretmenler odasının olduğu koridordan geçerken..  insan lise arkadaşlarını görünce bir tuhaf oluyor.. yıllarınızı geçirdiğiniz, şakalar yaptığınız ve nice şeyleri paylaştığınız saf çocukları tekrar bu kez büyümüş görmek bambaşka bir duygu.. kaç lisede ya da okulda var bilmiyorum ama muhteşem bir şey..  mezuniyetten sonraki 5 ya da 6. pilav günü bir tuhaf hissetmiştim kendimi..   sanki resimler solmaya başlamıştı .. şöyle ki mezuniyetin ardından bir ya da ikinci pilav gününde etraf tanıdık s

bir ses susar; bir alem kapanır

Resim
Bülend Özveren rahmetli oldu.. bir dönem bitti.. hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti,  sevgili günlüğüm .. her ölüm üzer beni.. ancak işini seven birinin ölümü daha fazla üzer nedense.. hani Yunus; "Bu dünyada bir nesneye, Yanar içim, göynür özüm, Yiğit iken ölenlere,  Gök ekini biçmiş gibi." der ya bir şiirinde.. ben de o misal işkolik işini seven insanların ölümü için aynını söylerim.. iş öksüz ya da yetim kalır çünkü o kişi öldüğünde.. bülend özverenin gözlerinde hep o ışığı gördüm.. televizyoncu (%49) ve radyocu (%51) olma ışığını.. işini sevme ışığını.. sahnede olma arzusunu.. c anla başla didinerek eurovisyona katmıştı ülkeyi.. neden biz de orada olmayalim diyerekten..  ilk deneme ne de netameliydi.. ülke içindeki seçim bile film çekilecek kadar karmaşıktı hani ya.. kim gidecek muhabbeti vardı.. hep ağır toplar vardı, teveccüh fazlaydı.. nilüfer şarkısı ile ilgili dedikodular yüzünden çekilmese belki de o temsil edecekti.. ya da Şenay.. jüri

bugün orada da çarşamba mı?

Resim
uzaktaki tavşana..   bugün orada da çarşamba mı?  düşündün mü diye sorsam.. düşündün mü sen de beni diye sormak ne kadar abes.. ama ne güzel bir duygu.. mümkünatı düşünmek alaca koyu gerçekliğe rağmen.. kasvete karşı güneş, yes'e karşı haz.. çarşambanın önemi yok aslında.. salının da.. önemli olan seni düşündüğüm bir an.. "an"ın önemi var;   anlamasam da o "an"da .. en küçük zamanın..  ve orada da çarşamba oluşunun bir önemi var.. yani seninle aynı zaman diliminde bulunmanın.. ve aynı gök altında olmanın.. hep dediğin gibi: “ If you think you've had too much of this life, weel hang on..” dolayısıyla bekledim.. ve beklerken olabilirliği sevdim hatırına , permütasyon, kombinasyon bilcümle ihtimal hesaplarını, kelebek etkisini, küçük devinimleri..  düşündüm sonra eskimeyen bir hayal eskimeyen bir rüya olarak.. rüyalar da eskir, sıkar, burar, bayar.. ama bazıları bundan azade olsa gerek.. agah ol gönül.. tavşanın var oluşu sana yeter...   Sometimes everyt

benim hala ümidim var

Resim
aslına bakarsan günlüğüm, şu enerji verimliliği ile ilgili yazı geldiğinde sevindirik olmuştum .. verimlilik, etkililik, etkinlik hususlarını denetlemekti ne de olsa işimiz.. ya da bazıları için böyleydi en azından.. ve ardından tepkiler gecikmedi tabii.. giderek artan bir yeniçeri ruhu dile geldi kaotik iç denetim evreninde.. (ne evren bea marvelin evreni halt etmiş yanında😛) ve her zamanki söylemleri dalgalandı ufuklarda.. hayır bu kez “istemezük” değil onun evrim geçirmiş biçimini terennüm etti dudaklar: “bizim işimiz değil” .. ve bu arada hala 16 yıldan beri bizim işimizin ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorum ve hala anlayamadım, o da benim kalın kafalığım olsa gerek günlüğüm..  yani meslek öyle bir organik hal aldı ki uygulayanların elinde (başka bir mesleğin, uygulayıcılarına bu denli kafasına göre takılma hakkını verdiğin sanmıyorum) pozitiften ziyade negatifi tanımladılar en baştan beri güçlenerek gelen bir antiçalışmacı grup.. neyse geçen Cuma konuyla ilgili bir eğitim gerçek