150. yılında pertevniyalde



pertevniyalde bir gün daha geçirdim sevgili günlüğüm.. bir pilav ve aşure günü daha.. pandemiden bu yana ilk kez katıldım.. 2 sene yapılmadı zaten.. 

ilk duygulanımım ne mi oldu.. tabii ki özlem.. özlemişim okulumu.. aksarayın göbeğindeki şirin mi şirin lisemi.. ne güzel günlerdi ah bea.. her sabah sevinçle binip otobüse pek tabii ki Suatla (=Suadiye ile) ve heyecanla girmek o koca binaya.. bugün var ya gene aynı heyecanı duydum günlük.. 29 yıl sonra bugün de kalbim çarptı merdivenlerden çıkıp öğretmenler odasının olduğu koridordan geçerken.. 

insan lise arkadaşlarını görünce bir tuhaf oluyor.. yıllarınızı geçirdiğiniz, şakalar yaptığınız ve nice şeyleri paylaştığınız saf çocukları tekrar bu kez büyümüş görmek bambaşka bir duygu.. kaç lisede ya da okulda var bilmiyorum ama muhteşem bir şey.. 

mezuniyetten sonraki 5 ya da 6. pilav günü bir tuhaf hissetmiştim kendimi..  sanki resimler solmaya başlamıştı.. şöyle ki mezuniyetin ardından bir ya da ikinci pilav gününde etraf tanıdık simalarla dolu iken (nerdeyse herkesin yüzünde adeta “ben 94 mezunuyum yazarken”) yıllar geçmiş ve tanımadık simalar etrafı kaplar olmuştu ve garip hissetmiştim kendimi.. ama sonraları bu duygu geçti gitti.. sonuçta burada bulunan, bu pazar günü kalkıp gelen herkes pertevniyalli canlardı.. 94’müş 84’müş 2024’müş çok da önemli değildi hani.. hepimiz aynı duyguyu paylaşıyorduk, bahçedeydik ve pilav sırasına girmiştik.. 

yine de dönmedaşlarını görmek güzel tabii ki.. misal bugün Suat, Tuncay, Almila ve Hacıyı başta olmak üzere dönemdaşlarımı gördüm.. mutlu da oldum.. lafladık, anıları seksenbeşinci kere anlatıp😁, sanki ilk kez dinliyormuşçasına bastık kahkahayı, tat aldık yani "an"dan.. gelmesini çok dilediğim kişiler (ille de biri) gelmedi belki ama olsun.. kimse gelmese bile ben yine de giderdim diye düşündüm.. bu ortam ve bu miras eşsiz bir hediye çünkü.. ne demiş şair “bize kar kalan nedir bu dünyadan?” işte tam da budur.. "an"ın kıymetini bilmek ve haz almak.. ritüel hep aynı: ana kapıdan gir, arkadaşları ara, bul, hocalarla konuş, tören açılışına katıl, pilav-aşure kuyruğuna gir, okuduğun sınıfları gez, duvarına “cem buradaydı” diye yaz, arkadaşlarla çok inanmasan da “mutlaka buluşalım, pilav gününü beklemeyelim” geyiği yap, bu kez öğrenci kapısından çık ve eve git.. ancak her seferinde duyduğum haz farklı.. keyif almasa katılmaz zaten insan.. 

pertevniyal yine aynıydı bugün.. sessiz avlusunu dolduran gürültücü öğrenciler.. yaşları ne olursa olsun her zaman “gürültücü öğrencilerdi” onlar benim gözümde.. gürültücü, neşeli, solgun dünyayı aydınlatan gülüşlerin sahibi dönemdaşlarım üst dönemlerim alt dönemlerim.. kısaca bütün bir pertevniyal ruhuydu.. bu nasıl bir ruh dersen sevgili günlüğüm: “anne sözü dinler gibi mahzun, ağladım bu sabah” mısraının sırrına ermiş olmak fakat aslında neye erdiğine de pek vakıf olamamak derim.. Almila bugün “babama, beni pertevniyale yazdırdığı için ne kadar dua etsem az” minvalinde bir şey söyledi.. içimi okudu sanki.. benim için de pertevniyalli olmak annemin bir rüyası ve daha doğru bir ifadeyle duasıydı.. ben de anneme ve beni kayıt yaptırmak için günlerce didinen babama sadece bunun için bile acayip borçluyum, ne yapsam haklarını ödeyemem diye düşünür dururdum keza, ne zaman pertevniyalin önünden geçsem.. 

evet pertevniyal ruhu bugün de bizi sarıp sarmaladı.. aksarayın en sevgili yerinde bugün de kubbede hoş bir seda bıraktık.. pertevniyalli olmanın ayrıcalığını 150. yılında iliklerimize kadar hissettik…     



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar