emeklilikte kendine takılanlar 2

emeklilik konusunda kelam etmeyi sürdürelim istiyorum günlük.. pek uzak bir mevzuu olabilir bizim için ancak bir kısım insanlar için çok yakın.. ilk yazımda yazmıştım memleketimiz hobisiz insanlar ülkesi diye, hatırlarsın.. ve hobisiz kalmak çok zor.. "hobisiz kaldım anne" diye bir şarkı bilem yakabilirsin, en ahmet kayasından.. gerçi şarkı değil türkü yakılır ya neyse.. evet ben karar verici olsam şöle bir emekliliğe geçiş programı uygulardım: yaş ilerledikçe önce çalışma saatleri ardından günlerini azaltırdım.. öyle ki son sene artık sadece bir gün işe gelirdi müstahdim (yani istihdam olunan kimse demek istiyorum a günlük) arta kalan zamanda ne mi yapardı.. herkesin keyif ve bütçesine göre bir uğraşı edinerek onunla ilgilenmesini sağlardım.. gezi, sanat, spor (tabi yaşa göre, yoksa kalkıp bi yaştan sonra hugh hogen gibin olacam diye body yapın demiyorum) el sanatları ve hatta pul koleksiyonerliği.. böylece emekliliğe kademeli geçiş yapılmasını temin etmiş olurdum.. gerçi bazı kabil-i ıslah tipler de (sahib’ul günlük gibi) çıkacaktır.. yani mutlaka çalışmak isteyenler.. onlara da saygı duymak lazım diye düşünüyorum.. 

aslında dünya gerçekten de bi zorluk mekanı be günlük.. her şey zorluk üstüne.. çalışırken gençsin ancak vaktin yok; emeklilikte vaktin var takatin yok.. neyse bu olaya girmeye pek niyetim yok.. benim olayım sübjektif.. yani objektif falan değilim.. sayfa benim değil mi sana ne günlük.. neyse bence sorun gene ve her zaman olduğu gibi zihniyet meselesi.. bizde kendin için yaşamak yok.. kendin diye bi şey olmadığı için her şeyini çevrene göre yapmak zorundasın.. emeklilik planların da buna dahil.. çocuğun için, akraban için, aşiretin için ve hatta tüm hun türkleri için yaşadığından olsa gerek kafanı dinlemeye vaktin olmaz.. böyle olunca da kendin için bir karar veremezsin.. emekli olsak da ikramiyeyle çocuğu eversek, kıza/oğlana araba alsak, master founderı olsak filan derkene yaş gelir geçer.. sonra kendi kendine kaldığında (muhtemelen ancak mezarda) ula ben ne yaşadım sahi beaa diye kendini paralamanın bir anlamı olmuyor.. aslında olay holistik bakış açısını yakalamakta belki de.. emekliliği filan beklemeden şimdiden kendin için iyi yaşamı kovalamakta.. iyi derken mutlu olduğun  diyorum.. yoksa ne çalışırken, ne emekliyken huzuru bulmak mümkün olmaz.. ve huzuru olmayan huzursuz insanların romanı başyapıt huzurda geçen repliği tekrar durur insan kendi kendine:


"Her düşüşün altında bir başkası vardır. Ve herkes kendinin mezarıdır."




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

666 gölgesinde iç denetçi

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr