Kayıtlar

Haziran, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bu kentte aşk: sen benim şarkılarımsın

Resim
(uzun yıllar öncesinde kalan birine...) okuluna gittim sen yoktun.. oysa seni en son gördüğüm yer burasıydı.. karşılaşınca şaşırmış ve kaçamak bir bakış fırlatmıştık birbirimize..😒 yapacak bir şey yoktu ayrı hikayelerin kahramanlarıydık.. kesişme imkanı olmayan iki paralel doğru gibi.. akşamdı.. yorgundun.. bense bozgundum o günden beri.. bu binaya sen, yorgun sana ise akşam yakışıyordu.. aslında sen her yere yakışıyordun.. bahçede de seni görüyordum sabah, öğlen ama illaki akşam.. hüznün sessiz çığlığını üzerimize haykırdığı akşam bizi anlatıyordu.. imkansızlığı, mesai bitimini, her şeyin sona erdiğini, günlük imkansızlıkları ve belki de tüm hayatımıza sirayet eden yalnızlıkları.. dolmuşa binerken kimi zaman seni takip ederdim.. her zaman hızlıydın.. hep bir telaş ve bir yerlere yetişme gayreti.. ben senin telaşlı halini sevdim.. ve bambaşka şeyleri düşünürken aklıma gelmeni sevdim… ve şimdi işte yoktun.. belki bir daha hiç gelmemek üzere gitmiştin.. o büyük bina bana nasıl bunal...

denetim günlükleri: kanıt için iletişim

Resim
kanıttan devam edecem günlük.. ve tabii ki de klasik kanıt toplama tekniklerini (yok observation, comfirmation, yok recompitation falan) anlatacak değilim.. onları yazdılar çizdiler zate.. ben iç denetçinin sosyal kanıt toplama becerisi üzerinde durmak istiyorum.. bittabi burada sosyal mühendisliğin pejoratif anlamını kullanmıyorum.. ve zaten rol yapmayı sevmem.. yani şimdi toptan hiçç hoşlanmadığı halde sırf denetim kanıtı toplamak için birini kafalayacam diye “o maç neydi öyle beaaa”.. “biz de ailecek hep fenerliyiz ve attığımız gollerden belli şampiyon biziz” yahut duvardaki resme bakıp “vayyy osman hamdiyi ben de çok severim.. kaplumbağaları terbiye eden adam he hee hhee” şeklinde sevimli bir sanatsever çakal 😍gibi davranmaktan bahsetmiyorum.. olduğun gibi görünüp ve tabii ilaveten girişken olmaktan dem vuruyorum.. aslında girişken olmak iç denetçi için olmazsa olmaz bir özellik.. ve aynı zamanda da çok maliyetsiz.. ne demek mi istedim? Şimdi elimize bir denetim bildirimi geldi ...

denetim günlükleri: iç denetim ve kanıt toplama

Resim
sevgili günlük bizim bu auditte en mühim şey data yaaaani veridir.. çoğu kez denetlenenler yahut yöneticiler “bu veriyi nereden buldunuz” şeklinde veri madenciliğimize hayret ediverirler de şaşırır kalırlar.. her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi (bu da ne demekse o vakit her yiğidin karpuz yiyişi, mantı yiyişi vb. de olabilir) her denetçinin de veri toplama tekniği farklı farklıdır.. bu az çok denetim türüne göre de farklılık göstermekle -farzı misal müfettiş belki biraz daha asosyal tutum sergilerken iç denetçi kişisinde sosyallik oldukça yoğundur- birlikte böyledir.. yani kişisel özellikler etkilidir.. çok sayıda üstadın rahle-i tedrisatından geçmiş biri olarak oldukça farklı kanıt edinme teknikleri (bunlar başka bir yazı konusu) gördüm diyebilirim.. bazı denetçi iğneyle kuyu kazar, milletle çok az iletişim kurarak her şeyi belge incelemesi suretiyle tespite yönelir.. buna karşılık kimi üstadsa sosyal ilişkileri sayesinde edinir bilgiyi.. ikincilerin -tecrübeli olmak kaydıyla- ...

müzik üzerine: beni benimle bırak giderken

Resim
sevgili günlük 9 günlük bayram tatilinin şu son saatlerinde bir şarkı analizi yapayım dedim.. musiki yazacam yani.. ve tabii ki güfteden dem vuracağım.. beni en çok etkileyen bir eserde güftedir çünkü.. bittabi beste de mühim.. ancaakk güfte önce gelir.. şair çoğu kez öylesine yazar.. besteleneceğini bilmeden.. ya da bilse bile pek umursamadan.. neyse lugat parçalamayı bırakıp sadede geleyim.. üzerinde derin düşünceye daldığım bir şarkıdır: "gün olur da belki bir gün benden bıkarsan" şeklinde başlayan mehmet teomana ait eser.. sarsıcı ve bazı boyutlarıyla hep yarım kaldığını düşündüğüm bir şiir.. "beni benimle bırak giderken" demiş şair.. gitmek ve aynı zamanda ayrılmak mümkün mü?  acaba hangi taraf kendi olarak ayrılabilir? "başka bir şey istemem sen ayrılırken"   ne kadar da yarım bir cümle.. ayrılan sensen kalan ben miyim? ya sen, ayrılmak isterken kendini  bütünüyle ayırabildiğini mi düşünüyorsun? "Bana bir tek beni bırak ne olur...

kent günlüğü: elveda ya şehr-i Ramazan

Resim
ne o gidiyor musun? bizi böyle koyup.. şart mı gitmen? ne güzeldin oysa.. hayatın hay huyu içinde tam idrak edemesem de.. bu kez de tam hakkını veremesem de.. sadece yanımda olman bile yetti inanır mısın huzur bulmama.. karşılıklı bakıştık ya yeter.. bazen gülümsedin.. bazen mahzun oldun, biz dünya telaşesiyle ihmalkar davranınca..ne güzeldi o pazartesi gecesi.. bembeyaz libaslarınla ve elinde sevgilinin ter kokusu olan güllerle gelmiştin.. huzur doluydu yüzün ve şefkatliydi ellerin.. sahurun ne güzeldi gecemizi ışığa boğan.. ve ne de dingindi ikindin.. sonra bir bayram sevinci olan iftarların.. sürekli bir karnavaldı sanki sürekli ışıl ışıl bir festival.. zamanımıza anlam kattın.. dertli kalpleri dinledin onlara merhem oldun.. ben okudum sen dinledin.. sen okudun ben dinledim sonra.. en güzel senin okumandı aslında ya.. bana da katlandın yüce gönlünle.. her anın bir hediyeydi ve her hediyen bir derinlik.. ve onlardan en derinini yirmi yedinci gecende verdin.. ne güzeldi ailecek, dos...