Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kent günlüğü: öğretmenler günü

Resim
“öğretmen bir mum  gibidir kendisi tükenirken etrafını aydınlatır”   sözünü bütün benliği ile yaşayan tüm öğretmenlerimin, hocalarımın öğretmenler gününü kutlarım günlük.. tabii ki en başta, bunun en müşahhas örneği olarak gördüğüm, ilkokul Öğretmenim Günsel Çin olmak üzere.. iyi ki varsınız Günseli Öğretmenim, iyi Allah sizi karşımıza çıkardı… Topkapılı Mehmet Bey İlköğretim Okulunda öğretmenler günü vesilesiyle, derslerine girdiğim ve bir şekilde tanıştığım bir çok kıymetli öğrencimden kutlama mesajları almıştım geçen senelerde, muhtemelen bugün de gelecek bu yönlü tebrikler.. bu mesajlar karşısında gerçekten de insan bir hoş hissediyor.. "özel ve güzel olduğu"  😊 zehabına kapılıyor.. aslına bakarsanız öğretmen/hoca olmak dünyanın en mühim ve zor işi.. dolayısıyla bu unvanı ihraz ettiğimi kesinlikle iddia edemem.. böyle bir şey eski TCK’daki "tervici merama muktedir olmadığı halde muktedirmiş gibi davranma" suçuna girmese de mesleğin emektar öğretmenl...

denetim günlükleri: denetimde zikzak bir tür tik tok mu?

Resim
bir iç denetçiye en saçma gelen şeylerden biri de denetlenenin zikzaklar çizmesidir sevgili günlüğüm.. bu tam olarak şöle olur.. denetimi yaparsın her şey yolundadır (ya da öyle davranır denetlenen birim..😇) bu vetirede bulguları oluşturursun, denetlenenden bir şey saklamaksızın –ki bu zaten iç denetimin şiarıdır ve bundan ötürüdür ki yayın organımızın adı bileteral denetim😋 anlamında denetişimdir -.. sonra tüm bulgular netleşince hemencik denetlenene bir tel edersin.. (telle mezuniyet demiyom bak.. o başka bişi idi ve taaa efsane meslek muaasssebe denetmenliği zamanından bir uygulama idi..) tele çıkan birim yetkilisine “denetimimiz bitti, kapanış toplantısı şey edeceğiz.. size falan tarih uygun mu" dersin.. karşıdaki bazı bazı "ee, aslında" gibi edatlar kullanarak yanıt verir ve sonunda kapanış toplantısına gidersin ya da o gelir.. (onun mu geleceği yoksa bizim mi gideceğimiz tartışması derin bir mevzudur ve de bu konuda ulema arasında ittifak yoktur..) neyse bulu...

bu kentte aşk: şarkıların olduğu yerde "varışmak"

Resim
"zaman dondu sanki her şey sıradandı iyiyim dedim herkese  ağlamam zaman aldı..." şarkıların anlattığı yerde olmak isterdin hep.. belki de şarkıların tam ortasında.. içinde bir yerde.. hayatın akmadığı yekpare bir zaman diliminde.. saat, dakika, saniyenin olmadığı.. zamanın öylesine bir kavram olduğu.. bildik ve dost.. ya da sadece bildik.. ve doğrusal bir çizgiye sahip olmadığı.. yani tutarlılık gibi bir sıkıcılığın tahakkümünde bulunmadığı.. yarından sonra dünün geldiği.. ya da yarın, dün, hafta, yılın salt bir kavram olduğu.. önemsiz, özensiz, deterministlikten uzak bir kavram.. işte o zaman sevebilirdin.. zaman içinde sevmek mümkün değil belki de.. sürekli akan bir yolculukta.. can telaşesi içinde.. sağlam olmayan, zamanın eskittiği bir uğrakta.. değişim acıtıcı.. geriye bakmak baş döndürücü.. bakmak baş döndürücü ise görmek nasıldır kim bilir.. bakmak gözle, görmek ise gönülle olduğuna göre.. bu zamanlı anaforda, ölümlü zamanda görmeyi denemek.. ancak tüm bunlar “s...

denetim günlükleri: biri kültürün denetimi mi dedi?

Resim
evet günlük son audit yazımı kültürle bitirmiştim.. kültürün denetimi mümkün mü sorusu elbette üzerinde durulmaya değecek bir sual.. ancak ben şimdi bu ontik bağlamda kalmak istemiyorum.. buradan zaten fikrimi tahmin ettin evet bence kültür denetlenebilir.. ama nasıl?.. öncelikle kurum kültürü içinde olmak gerekir sanırım.. yani bir iç denetçinin kendini kurumunun bir parçası olarak kabulü şarttır..   farklı kurumlardan gelmiş olsa da sürekli baba evine özlem duyan bir yeni gelin edasından kurtulmalıdır denetçimiz.. bulunduğu kurumda denetim yahut sohbet esnasında “ bizde şöleydi böleyd i” şeklinde eski kurumuna gönderme yapan ve hotel California bağlamında duygulanımlar saçan iç denetçinin kurum kültürüne adaptesi mümkün değildir.. ya bir yolunu bulup eski kurumuna dönecen (bunu demin andığım şarkının  I had to find the passage back  satırından bağımsız söyledim valla) –ki nedense aklıma burada alakasız bir şekilde satılan mal geri alınmaz ilkesi geldi birden 😆- ya da...