Kayıtlar

Cengiz Kurtoğlu'nun Sert Söylemleri: Aşkın Katıksız Gerçekliği mi, Yakışıksız Bir Tavır mı?

Resim
biraz sert değil mi Cengiz Kurtoğlu?  "yaşamaksa yaşanılır kader buysa katlanılır ben de bir kaç hazin duygu kalleşliğin sen de kalır.. "  "Gözlerin ayrılık adresi sanki..." diye fısıldayan o yumuşak, hüzün dolu ses, nasıl olur da "kalleşlik" gibi keskin bir sözcükte karar kılar? Cengiz Kurtoğlu'nu dinleyen herkesin zihninde beliren bu soru, aslında aşkın doğasına dair çok daha derin bir sorgulamayı barındırır. Şiirsel Başlangıç ve Sert Gerçeklik Şarkı, ince bir melankoliyle başlar. "Gözlerin ayrılık adresi sanki..." dizesi, dinleyiciyi yumuşak bir hüznün içine çeker. Bu lirik anlatım, Kurtoğlu'nun bildiğimiz "aşk adamı" portresine uygundur. Fakat "yaşamaksa yaşanılır/kader buysa katlanılır" diyen o kadere rıza gösteren tavır, aniden "kalleşliğin sen de kalır" sözüyle yerle bir olur. Peki bu geçiş bir sanatsal kusur mu, yoksa dahice bir anlatım mı? Kırılan Kalbin Saf Dili Aslında "kalleşlik"...

Yaban'ı Bir İç Denetim Raporu Olarak Okumak

Resim
  Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban'ı, bir iç denetçinin, gözlemlediği sistemdeki iç kontrol bozukluklarına dair yazdığı trajik bir saha raporu gibidir. Romanın merkezindeki iç deney, "sonradan ihdas edilmiş" bir denetçi olan Ahmet Celal ile, stratejiden tamamen kopuk, işlevsiz bir iç kontrol ortamı arasındaki çatışmadan doğar. 1. Ahmet Celal: Sisteme Sonradan Dahil Edilmiş, "Yaban" Bir İç Denetçi Ahmet Celal, tipik bir iç denetçi gibi, gözlemler, belgeler ve riskleri raporlar. Ancak o, köy sistemine yabancıdır; köylülerin gözünde bir "yaban"dır. Tıpkı bir iç denetçinin operasyonel süreçlere dahil olmaması gibi, o da köyün organik bir parçası değildir. Bu yabancılık, onun tarafsız gözlem yapma gücünü artırırken, önerilerinin dikkate alınma şansını yok eder. Onun "Türk entelektüeli Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir" tespiti, bir denetçinin kendi denetlediği kurumda hissettiği en d...

Maç Yazısı: Kadıköy'de Ligin Dönüm Noktası

  Giriş Fenerbahçe, Kadıköy'de Kayserispor'u 4-2'lik net bir skorla mağlup ederek Galatasaray'ın puan kaybettiği haftayı mükemmel şekilde değerlendirdi. Bu sonuçla puan farkını bire düşüren sarı-lacivertliler, aynı zamanda galip gelme kültürünü de sürdürmüş oldu. Tedesco'nun her hafta takıma kattığı kimlik, bu maçta da kendini gösterdi. 🔄 Maçın Dönüm Noktası Maçın belirleyici anı, 38. ve 40. dakikalarda arka arkaya gelen Asensio ve Nene golleri oldu. İlk yarının bitimine 10 dakika kala bulunan bu iki gol, Fenerbahçe'nin hem oyun hem de psikolojik üstünlüğü ele geçirmesini sağladı. ⚽ Maçın Dinamikleri Teknik Direktörün Taktik Yaklaşımı: Tedesco'nun esnek antrenörlük yaklaşımı bu maçta da kendini gösterdi. Hergün üzerine koyarak ilerleyen teknik adam, elindeki kadroyu olabildiğince esnek kullanmaya çalıştı. Özellikle Fred ve Nene'nin yükselen performansları, Tedesco'nun oyunculara dokunma becerisinin bir sonucu. Diğer Detaylar: İstatistiklerde Fenerba...

Maç Yazısı: Fenerbahçe Fren Yaptı

  Giriş Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde Çek temsilcisi Viktoria Plzen deplasmanından golsüz beraberlikle döndü. Beşiktaş derbisi sonrası rotasyona giden sarı-lacivertli ekip, genç ve dinamik rakibi karşısında etkili bir oyun kuramadı. Ekonomik değeri çok alt seviyelerde olan Plzen, "her şeyin para olmadığını" sahada kanıtlayan bir performans sergiledi. 🔄 Maçın Dönüm Noktası Maçın en net kırılma anı, El Nesiri'nin topu adeta piknik yapar gibi sürüp kadife bir vuruşla kaleciye teslim ettiği pozisyon oldu. Bu andan itibaren Fenerbahçe'nin galibiyet ihtimali büyük ölçüde azaldı. Szymanski-Nesiri ikilisinin ofansif etkisizliği, takımın en büyük handikapı olarak öne çıktı. ⚽ Maçın Dinamikleri Teknik Direktörün Taktik Yaklaşımı: Tedesco'nun rotasyon kararı takımın hücum gücünü olumsuz etkiledi. Orta sahada vasat altı bir tablo çizilirken, ofansif bağlantılar bir türlü kurulamadı. Son 30 dakikada Fred, Duran, Asensio ve Nene'nin oyuna girmesiyle oyunda bir canla...

🎵 Ümit Besen ve Mütevekkil Melankolinin İnceliği

Resim
(Bir denetçinin iç sesiyle…) “Mutluluklar benden sana Beraber olmasak da Hayalinle yürürüm Evinizin yolunda...” Polemik olsun diye değil elbette... Ama Ümit Besen’in yeri ayrı bence. Bunda, çocukken Seher Ablamla çok vakit geçirmemin ve onun tam bir Ümit Besen fanı olmasının büyük payı vardır. O yüzden bugün hangi şarkısını duysam, içimde bir tanıdıklık beliriyor — refleks gibi, farkında olmadan mırıldanmaya başlıyorum. Bir Orhan Gencebay ya da Ferdi Tayfur ’dan farklı olarak Ümit Abi, olaylara ılımlı yaklaşımı yla, “her şeye rağmen hayat devam ediyor” farkındalığıyla, için için yanan ama dışarıya dingin görünen o mütevekkil karakteriyle ayrılır bence. Gözyaşlarını saklayan bir buruk tebessüm gibidir. “Bu da geçer yahu” diyebilen bir olgunluk, “olan oldu”yu kabullenen bir iç sükûnet... Ve belki de tam da bu yüzden, onu “deforme Türk Müziği” kategorisinde değil, yaşama saygı gösteren Türk insanının iç sesi olarak görmek gerekir. 🎤 “Jiletle değil, okul yoluyla hatırla...

Sizden Yeterince Faydalanamıyorlar

Geçenlerde duayen bir iç denetim hocasıyla dertleştik, sevgili günlük… İç denetime gerçekten “lazım olan” biriydi. Kamuda – genel olarak – iç denetimden yeterince yararlanılmadığından dem vurdu. Yabancı ülkelerdeki uygulamalarla bizi mukayese etti… Neresinden baksan üzücüydü sonuç. Ama bir cümlesi zihnime mıh gibi çakıldı: “Sizden yeterince faydalanamıyorlar.” Evet, özeti buydu kamudaki iç denetimin. Yeterince faydalanamıyorlardı. Ve neoklasik kurama göre “kıymet, fayda ile ölçülüyordu.” O hâlde… faydasızsak… (neyse, önermeyi tamamlamak istemiyorum.) 🤔 Peki “faydalanmayı biliyorlar mı?” Hocanın yanından ayrılır ayrılmaz, bu soru dönmeye başladı kafamda: “İç denetimden faydalanmayı biliyorlar mı?” Misal, ben bir üst yönetici olsam ne yapardım? Başkan Chambers’ın dediği gibi, iç denetçiye güvenilir bir danışman olarak bakardım. Bir dakikasının bile boşa geçmesine izin vermezdim. Düşünsene… kamuda danışmanlık hizmetlerine ne harcamalar yapılıyor? Halbuki devlet, maaşlı ve kadrolu bir ...

Maç Yazısı: Efsane Geri Dönüş - 2-0'dan 3-2'ye

Giriş Fenerbahçe, İnönü Stadyumu'nda tarihi bir geceye imza atarak, 2-0 geriye düştüğü ezeli rakibi Beşiktaş'ı 3-2 mağlup etti. Bu zafer üç puanın ötesinde, takımın karakteri ve baş etme gücü adına çok değerli bir dönüm noktası oldu. Geri dönüşün ve mücadelenin en soylu haline sahne olan bu derbi, Tedesco'nun Fenerbahçe'sinin olgunlaşma sürecindeki en anlamlı kanıtıydı. 🔄 Maçın Dönüm Noktası Maçın tartışmasız dönüm noktası, 26. dakikada Orkun'un kırmızı kart görmesi oldu. Beşiktaş'ın 22. dakikada bulduğu iki golle elde ettiği psikolojik üstünlük ve skor avantajı, bu kartla birlikte Fenerbahçe'ye geçti. Sayısal üstünlüğün de verdiği güvenle sarı-lacivertliler, oyuna tamamen ağırlığını koydu. ⚽ Maçın Dinamikleri Teknik Direktörün Taktik Yaklaşımı: Tedesco, 2-0 yenik duruma ve deplasman zorluklarına rağmen takımını asla paniğe sürüklemedi. Oyuncularının sahada sakin ve inançlı kalmasını sağlayarak, zafere giden yoldaki en büyük pay sahiplerinden biri oldu. Kır...