Orvieto: Kalbimin Gölgesinde Bir Masal
floransayı geride bıraktık bir sabah.. masallar şehrini..medicileri, piti sarayını, arno nehrini ve üzerindeki zarif Ponte Vecchio’yu.. san marco meydanını.. bir sabah otobüsümüze bindik ve geride bıraktık.. daha güzellerini görmek için belki de.. “her arayan bulamasa da, bulanlar mutlaka arayanlardır” fehvasınca.. az gittik uz gittik.. hedefimiz tüm yolların vardığı yer olan Romaydı.. ancak ve filhakika iki şehrin arasındaki inci tanesi beni benden aldı: Orvieto.. neymiş bu Orvieto be ya şaştım kaldım doğrusu.. bu tepelerin üzerindeki şirin kasabaya..
Orvieto, adını ilk kez duyduğumda, bir peri
masalının büyülü diyarına seyahat ediyormuşum gibi hissettim.. ve aslında bu
his, hiç de yanlış değildi.. bu küçük kasaba, doğanın kalbinin attığı, tarihin
ruhunun soluklandığı ve insanın ruhunu dinlendirdiği bir yerdi..
Orvieto'ye bir finiküler vasıtasıyla çıkılıyordu..
bu heybeti bir kat daha arttıran bir yolculuktu doğrusu.. İtalyanlar, kavimler
göçünden korunmak için dağlara taşlara sığınmışlar.. bizimkilerin etkilerini
burada, aynı nedenle bataklığa kurulan venedikte ve papanın korkarak benzer
biçimde romanın batısındaki bataklıklarda kurduğu vatikanı görünce iliklerime kadar
hissettim.. aynı duyguları Verona-floransa yolunda geçtiğimiz muhteşem Po
Ovasından geçerken de hissetmiştim.. ve dedim ki işte başbuğ dediğin böyle
Attila gibi olmalı.. sen kalk ostorogt, vizigot ve bilumum cermenleri önüne
kata kata o zamanki imkanlarla po ovasına gelmeyi başar ve papaya diz çöktür..
ee adam çakma değil gerçek başbuğ..
neyse konumuza dönelim.. Orvieto’ya finiküler marifetiyle
çıktık.. ve çıkış o çıkış oldu.. gökyüzü,
pembe ve turuncu tonlarda, adeta ressamın fırçasından çıkmış bir tablo gibi
aydınlıktı.. Orvieto'nun dar sokaklarında yürüyüş yaparken, taş duvarlardan
yayılan tarih kokusu beni sarıp sarmaladı.. her köşe başında, geçmişten
hikayeler anlatan bir taş, bir ağaç ya da bir bina vardı.. bu hikayeler,
kasabanın ruhuna işlemiş ve her bir taşına, her bir yaprağına dokunmuşu adeta..
kasabanın merkezinde dünyanın en süslü dış yüzüne sahip bir kilise vardı.. freskli şapalin ön yüzünde, insanın hikayesini -Adem Peygamberden, kıyamet saatine kadar- anlatan dört levha yer almakta.. levhalar, bir sürü resim, çizim, anlam ve mesaj yüklü ve rehberimiz -gerçekten de çok bilgili biriydi- İzi Hakim’in anlattığına göre pedagojik kaygılardan hareket eden bir tasarıma sahipti.. kilisenin yakınındaki küçük meydanda, insanların gülümsemeleriyle dolu bir kahve dükkanı vardı.. ahşap masaların üzerinde, kahve fincanlarının sıcaklığıyla birleşen dostane sohbetler, adeta Orvieto'nun sıcaklığını ve samimiyetini yansıtıyordu.. buradayken, hayatın telaşından uzak, huzurlu anlar yaşadım diyebilirim.. ahşap deyince ayrı bir parantez açmak lazım diye düşünüyorum.. keza Orvieto'da müthiş bir ahşap eşya sanatkarlığı var.. ahşaptan çok kullanılışlı ve estetik pek çok mutfak gereçleri imal eden küçük atölyeler mevcut.. esnafı cana yakın.. çarşıdaki hediyelik eşya satan kızın içtenliği ve misafirperverliği kalbimi ısıttı.. bir parça İngilizce biliyordu ve Türkiye’den geldiğimizi söyleyince “bizim burada bütün kızlar sizin sarışın aktöre aşık” deyiverdi.. tahmin edileceği üzere Kıvanç’ı (=Behlül) söylüyordu.. cevaben “bizim orada da durum farksız dedim”..
neyse alışverişin ardından Orvieto'yu gezemeye devam ettik.. kasaba
saat kulesini merkez almış ve dört ana bölüme ayrılmış.. hangi yöne gidilirse
bir süre sonra evler yerini doğaya bırakıyor.. ve müthiş fotoğraf çekim
imkanları sunuyor.. hele bir parça tepeye çıkıp da zirvesinden baktığımda, Orvieto'nun masalsı manzarası adeta beynime işlendi... bu manzara, bana adeta
dünyanın ne kadar güzel ve yaşanmaya değer olduğunu hatırlattı.. her köşe
başında, her sokakta ve her tepede, yaşanmışlıklara ilişkin yeni keşiflere
kavuştum..
Orvieto, bir kasaba olmanın ötesinde, kalbimin
derinliklerinde bir yer buldu.. ve güzel anılarla aklımda yer etti.. Orvieto,
sadece bir kasaba değil, ruhumu dinlendiren ve kalbimi ısıtan bir masaldır
diyebilirim…
Müthiş tasvirler ve harika yorumlar. Kalemine sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilGitmiş gibi oldum, adı dediğiniz gibi masalsı...Neşeniz bol olsun, finiküleri merak ettim.
YanıtlaSilteşekkür ederim Hasan Bey.. İnşallah gidersiniz bir gün.. tavsiye ederim..
Sil