"Yazmasanız Olur Mu?": İç Denetçinin Kağıtla İmtihanı
Geçenlerde bir toplantıda yönetici arkadaşın biri, masanın üzerine yığılmış "bizim bulgulara ilişkin" evrak yığınını gösterip "Hocam, bunların hepsine cevap yazmak zorunda mıyız?" diye sordu. O an içimden şu geçti: "Yok canım, sadece en sevdiklerinizi yazın, diğerlerine üzülürüm ben!" 😅 Ama sonra düşündüm: Biz iç denetçiler olarak evrak, rapor ve belge konusunda biraz... "tutucu" sayılırız. "Yazmayalım" cümlesini duyunca göz bebeklerimiz büyür, "Kayıt dışı mı?" diye içimiz ürperir. Halbuki karşımızdakilerin bakışlarındaki o masum ifadeyi görüyoruz: "Hocam, bu kadar da olmaz!" İç Denetçi ↔ Çalışan Diyaloğu (Klasik): Çalışan: "Bu işlemi sözlü halledebilir miyiz?" İç Denetçi: "Tabii, halledelim... (Not defterini çıkarır) Sözlü olarak ne konuştuğumuzu da yazalım mı?" Veya: Yönetici: "Bu kadar detaylı tutmasak?" İç Denetçi (gülümseyerek): "Peki, sadece 'bir şeyler oldu...
İnsan için en zor şey kusurlarını görmek istemeyen/hatta kusurlarını erdem olarak gören nefs ile cihat etmek, yani nefsi ilahi ilke ve standartlara teslim etmek...Kurumlarında kurumsal bir nefsi var ve en zor şey insanların yönettiği kurumlarda denetim olsa gerek... İlahi standart:kendisini yeterli gören nefs mutlaka hata yapar, ilerlemeye kendini kapatır. Yönetinin nefsi, denetçinin nefsi ve kurumun nefsi... İlahi yardım olmasa işimiz çok zor. Akademik açıdan soyut davranışsal teori de diyebiliriz. Hayırlı sahurlar.
YanıtlaSilTeşekkürler üstat.. mevzuya derinlik kattınız.. hayırlı iftarlar inşallah..
Silbeğendim.
YanıtlaSilteşekkür ederim.
SilDinlemek ve dinlenmek iyi gelir
YanıtlaSildinlemek lazım..
Sil