"Yazmasanız Olur Mu?": İç Denetçinin Kağıtla İmtihanı
Geçenlerde bir toplantıda yönetici arkadaşın biri, masanın üzerine yığılmış "bizim bulgulara ilişkin" evrak yığınını gösterip "Hocam, bunların hepsine cevap yazmak zorunda mıyız?" diye sordu. O an içimden şu geçti: "Yok canım, sadece en sevdiklerinizi yazın, diğerlerine üzülürüm ben!" 😅 Ama sonra düşündüm: Biz iç denetçiler olarak evrak, rapor ve belge konusunda biraz... "tutucu" sayılırız. "Yazmayalım" cümlesini duyunca göz bebeklerimiz büyür, "Kayıt dışı mı?" diye içimiz ürperir. Halbuki karşımızdakilerin bakışlarındaki o masum ifadeyi görüyoruz: "Hocam, bu kadar da olmaz!" İç Denetçi ↔ Çalışan Diyaloğu (Klasik): Çalışan: "Bu işlemi sözlü halledebilir miyiz?" İç Denetçi: "Tabii, halledelim... (Not defterini çıkarır) Sözlü olarak ne konuştuğumuzu da yazalım mı?" Veya: Yönetici: "Bu kadar detaylı tutmasak?" İç Denetçi (gülümseyerek): "Peki, sadece 'bir şeyler oldu...
Hocam pardon ama bence acımayın kadınlara, onlar gerçekten o kadar yüceler ki kimsenin acımasına ihtiyaçları yok. Bahsettiğiniz el bebek gül bebek büyüttüğü aramayan sormayan oğluna acıyın, onun güçsüzlüğüne dayanarak zulüm eden etrafındaki erkeklere acıyın, zayıf gördüğü için bir genç kızı öldüren caniye acıyın...... "Cennet annelerin ayakları altındadır" diyen bir peygamberin ümmetleri olarak bunu hiçe sayan kadını ikinci sınıf olarak gören hemcinslerinize acıyın. Kadınlara saygı duyun cok sevin acımayınnn.......!!
YanıtlaSilacımak sevgiden doğar.. bu bağlamda bahsettiğiniz mahluklara acımak değil ancak öfke duyabilirim.. saygıya gelince, kadınlara saygı duymamak zaten mümkün değil.. ve işin doğrusu zaten bu kadar saygın varlıkların değeri bilinmediği için içim acıyor...
Sil