kent yaşamı: en çok da kadınlara

en çok da kadınlara acıyorum.. itiklenmiş kakaklanmış bir hayat süren tüm kadınlara.. hep bir umutla yaşamış baba evinde ikinci sınıf insan muamelesi görmüş, koca evinde adamdan sayılmamış, kaşık düşmanı olarak çağırılmış kadınlara.. oğlunun üzerine titreyen yemeyip yediren, canını dişine takarak büyüten ama gene bir hemcinsi tarafından oğlundan koparılan kadınlara.. buna rağmen üzüntüsünü belli etmeyen, haline şükreden ve çoğu kere terk edilen aranmayan, sorulmayan kadınlara.. hele bir de böyle düşkün; ahir ömründe bir tas çorbaya muhtaç olan kadınlara.. okumasalar da yazmasalar da beş hececileri tanımasalar da 😊 yüreklerindeki ağıtın en büyük edebi destanlardan bile daha sahici olduğu kadınlara...

“uzaklara dalıp gitme gözlerin de dolmasın..

kimse böyle yalnız kalmasın...”




Yorumlar

  1. Hocam pardon ama bence acımayın kadınlara, onlar gerçekten o kadar yüceler ki kimsenin acımasına ihtiyaçları yok. Bahsettiğiniz el bebek gül bebek büyüttüğü aramayan sormayan oğluna acıyın, onun güçsüzlüğüne dayanarak zulüm eden etrafındaki erkeklere acıyın, zayıf gördüğü için bir genç kızı öldüren caniye acıyın...... "Cennet annelerin ayakları altındadır" diyen bir peygamberin ümmetleri olarak bunu hiçe sayan kadını ikinci sınıf olarak gören hemcinslerinize acıyın. Kadınlara saygı duyun cok sevin acımayınnn.......!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. acımak sevgiden doğar.. bu bağlamda bahsettiğiniz mahluklara acımak değil ancak öfke duyabilirim.. saygıya gelince, kadınlara saygı duymamak zaten mümkün değil.. ve işin doğrusu zaten bu kadar saygın varlıkların değeri bilinmediği için içim acıyor...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim