kent yaşamı: nesnelerin interneti

Merhaba günlük.. bu gün kafama IoT takıldı.. yani nesnelerin interneti olayı.. nedir ne değildir diye azıcık "bakalak" oldum😉 da ne göreyim ki..  hep geyik pür geyik.. ya olgunun kendi geyik ya da bize anlatanlar karikatürize ediyorlar mevzuyu diye düşündüm sonra.. şöyle ki bize (yazılı ve sözlü olarak) aktarılan örnekler ofsayttı bir kere.. yok yumurta bittiğinde haber veren buzdolabı.. yok bozulunca “servisçiyi” arayan tost makinesi.. bla bla.. oysa daha ciddi şeyler tahayyül ediyoruz bu konuyla ilgili olaraktan.. mesela tıp alanında müthiş atraksiyonlar bekliyorum..  hayalimdekini açık edeyim mi?.. şu şekilde: insanlara takılacak bir çip sayesinde tüm organların durumu takip edilecek ve haklarındaki anlık bilgi telefona yüklediğimiz bir uygulama ilen bildirilecek.. misal karaciğer: yeter “çikolata” yedin büsbütün karardım.. pankreas: glikoz şurupu kes artık.. bağırsak: bu bitki çay küçük emilim pulucuklarımı kopartıyor.. kalp: beni bu kadar yorarsan sonum yakındır.. falan diyecek.. hatta daha da ileri gidip yapacağı tahlilleri doktora iletip ilaç yazılmasını sağlayacak (zate şu an doktorların yaptığı da bu.. tahlile bakıp ilaç yazdırmak.. nerdeeee insanı gereği gibi muayene eden o eski tabipler yoksa).. neyse buna ilaveten “yediğin burger çok yağlı”.. içtiğin şey kanserojen unsur içeriyor gibi kısmi analizler de yapacak bir sistem.. işte bu tür bir içerik taşıyan özetle faideli olan IoT gelsin başımın üstünde yeri var.. ancak hala buzdolabı, klima, fırın edebiyatı yapacaksak; IoT’a sadece “senin için harcanan zamana yazık.. sen en güzel duyguların katilisin” demekten başka çare yok gibi duruyor…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar