Cengiz Kurtoğlu'nun Sert Söylemleri: Aşkın Katıksız Gerçekliği mi, Yakışıksız Bir Tavır mı?
biraz sert değil mi
Cengiz Kurtoğlu?
"yaşamaksa yaşanılır
kader buysa katlanılır
ben de bir
kaç hazin duygu
kalleşliğin sen de kalır.."
"Gözlerin ayrılık adresi sanki..." diye fısıldayan o yumuşak, hüzün dolu ses, nasıl olur da "kalleşlik" gibi keskin bir sözcükte karar kılar? Cengiz Kurtoğlu'nu dinleyen herkesin zihninde beliren bu soru, aslında aşkın doğasına dair çok daha derin bir sorgulamayı barındırır.
Şiirsel Başlangıç ve Sert Gerçeklik
Şarkı, ince bir melankoliyle başlar. "Gözlerin ayrılık adresi sanki..." dizesi, dinleyiciyi yumuşak bir hüznün içine çeker. Bu lirik anlatım, Kurtoğlu'nun bildiğimiz "aşk adamı" portresine uygundur. Fakat "yaşamaksa yaşanılır/kader buysa katlanılır" diyen o kadere rıza gösteren tavır, aniden "kalleşliğin sen de kalır" sözüyle yerle bir olur.
Peki bu geçiş bir sanatsal kusur mu, yoksa dahice bir anlatım mı?
Kırılan Kalbin Saf Dili
Aslında "kalleşlik" sözcüğü, tam da Kurtoğlu'nun samimiyetinin bir göstergesidir. Duvardaki resimle konuşan, yalancı baharların aldatıcı güzelliğine kanan adam, nihayetinde kırılan bir insandır. Ve kırılan kalbin dili her zaman kibar, her zaman edepli olmak zorunda değildir. Bu söz, incinen bir gururun, hayal kırıklığının son raddesine varmış bir yüreğin saf, süslenmemiş haykırışıdır.
Metaforların Gücü ve Ahlaki Yargı
"Yalancı baharın yalan çiçeği" metaforu ise bu hayal kırıklığını çok daha incelikli bir şekilde anlatır. Bahar, doğanın en güzel yanıdır -her şeyi yeşertir- ama ardından yakıcı bir yaz getirir. Kurtoğlu, sevgiyi bu "yalan çiçeğe" benzeterek, güzelliğin aldatıcı doğasını gözler önüne serer.
"Vefasızlık senin meziyetinmiş" sözü ise acı bir ironi taşır. Burada basit bir sitemin ötesine geçilir; sadakatsizliğin bir erdemmiş gibi sunulması, modern ilişkilerin acımasız bir eleştirisine dönüşür.
Ve o çarpıcı son dize: "İnsanlığın seni çoktan terk etmiş..." İşte bu, "kalleşlik"ten çok daha ağır bir yargıdır. Artık kişisel bir kırgınlığın ötesine geçilmiş, evrensel bir ahlaki ölçüte başvurulmuştur. Şair, "Sen sadece beni değil, insan olmanın gerektirdiği tüm değerleri de arkanda bıraktın" demektedir.
Post-Modern Bir Aşk Anlatısı
Kurtoğlu'nun bu anlatımı, geleneksel aşk şarkılarının kalıplarını yıkan post-modern bir yaklaşımdır. Duyguyu olduğu gibi, pürüzlü, sivri uçlarıyla sunar. Bu, duyguların sterilize edilmiş hallerinden çok, gerçek insani tepkilerin yansımasıdır.
Sonuç: Aşkın Katmanlı Doğası
Cengiz Kurtoğlu'nu gerçek bir "aşk adamı" yapan da bu samimiyetidir. O, aşkı sadece güllük gülistanlık tarafıyla değil, dikenli yanlarıyla, yaralayıcı gerçekliğiyle anlatır. "Kalleşlik" sözü ilk bakışta yakışıksız gelse de, aslında kırılan bir kalbin en saf, en insani tepkisidir.
Dün gece "o resmi" öpüp yatanlar belki de tam da bu yüzden Kurtoğlu'nu anlarlar - çünkü onlar bilirler ki gerçek aşk, bazen "kalleşlik" diye haykıracak kadar acı, bazen de "insanlık senden vazgeçmiş" diyecek kadar derindir.

kapılar kapalıydı perdeler örtük
YanıtlaSilodalar karanlıktı ışıklar sönük
çaresiz ayrıldım boynum bükük
ölmek istedim kaderime küsüm
büyük usta küçük ibo çaresizliği güzel anlatmış, kırmamış dökmemiş kimseye bişey dememiş,
aynı usta
analar babalar
sizde nasıl vicdan var
küçük bir kız çocuğu
tek başına ne yapar
derken bir kısım zevata yüklenmiş ise de arabeski liseli aşkına kavuşamayan yaşını almış sanatçılara yeni ve daha uygun konular açarak imkansız aşkların cenderesinden kurtarmış
yaşasın büyük usta küçük ibo
eyvallah volkan kardeşim.. :) küçük ibo candır.. kimseyi kırmaz, üzmez.. hemi de saygılı bi çocuktur.. ve ayrıca cendereden kurtarma konusu da mühim ve fakat kurtarma hususunda pek başarılı olamamış zannımca.. olsun.. önemli olan denemek ve küçük ibo deneyerek bir farkındalık oluşturmaya çalışmış... :)
YanıtlaSil