Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban'ı, bir iç denetçinin, gözlemlediği sistemdeki iç kontrol bozukluklarına dair yazdığı trajik bir saha raporu gibidir. Romanın merkezindeki iç deney, "sonradan ihdas edilmiş" bir denetçi olan Ahmet Celal ile, stratejiden tamamen kopuk, işlevsiz bir iç kontrol ortamı arasındaki çatışmadan doğar.
1. Ahmet Celal: Sisteme Sonradan Dahil Edilmiş, "Yaban" Bir İç Denetçi
Ahmet Celal, tipik bir iç denetçi gibi, gözlemler, belgeler ve riskleri raporlar. Ancak o, köy sistemine yabancıdır; köylülerin gözünde bir "yaban"dır. Tıpkı bir iç denetçinin operasyonel süreçlere dahil olmaması gibi, o da köyün organik bir parçası değildir. Bu yabancılık, onun tarafsız gözlem yapma gücünü artırırken, önerilerinin dikkate alınma şansını yok eder. Onun "Türk entelektüeli Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir" tespiti, bir denetçinin kendi denetlediği kurumda hissettiği en derin yalnızlığın ifadesidir.
2. Köydeki İç Kontrol Ortamı: Tam Bir "Kontrol Boşluğu"
Ahmet Celal'in defteri, bir iç kontrol değerlendirme formu gibi, ağır bozuklukları kayıt altına alır:
- Proses Kontrollerinin Çöküşü: En temel hijyen kontrolleri işlemez. Köylülerin, "çamaşırlarını çeşmenin yalağında yıkadıkları" ve "yenilecek şeylerin; çocuk bezleri, kirli don ve gömleklerle bir arada çalkalandığı" gözlemi, proses kontrolünün tamamen yok olduğunun kanıtıdır. Denetçinin "Bu durumu onlara anlatmak bir türlü mümkün değildir" çaresizliği, kontrolleri iyileştirme girişimlerinin başarısızlığa uğradığını gösterir.
- Bilgi ve İletişim Kontrollerinin Arızası: Sistemde sağlıklı bilgi akışı yoktur. "Gelen gazetelerde, boş yere bir genel neşe yankısı arıyorum, bulamıyorum" der. Dahası, köylünün "zaman kavramıyla mesafe kavramından niçin eser yoktur?" sorusu, sistemin en temel veri noktalarından bile yoksun olduğunu ortaya koyar. Bu, denetçinin doğru bir risk değerlendirmesi yapmasını neredeyse imkansız hale getirir.
- Uyum Kültürü ve Stratejik Uyum Eksikliği: Köylünün "olumlu ve realist duygu"su, milli mücadele gibi üst düzey bir stratejik hedefle uyumlu değildir. Köylülerin "-Evvel Allah, biz düşmanın hakkından geliriz ama, silahımız, cephanemiz yok, diyorlar" yaklaşımı, stratejik hedeflerin yerel birimlerce benimsenmediğini ve içselleştirilmediğini gösterir.
3. Stratejik Planda "Halka Zaafı": Denetçi ile Sistem Arasındaki Kopukluk
İşte bu noktada, "iç denetçi" ile "iç kontrol ortamı" arasında aşılması imkansız bir uçurum ortaya çıkar. Buna "stratejik planda halka zaafı" diyebiliriz:
- Ortak Dil ve Güven Eksikliği: Ahmet Celal ile köylü arasında ortak bir dil yoktur. Onun için "Türkçenin böyle söylenmesinde... ne hazin bir şey var!" derken, aslında denetçi ile denetlenenler arasındaki iletişim kopukluğundan mustariptir. "Mehmet Ali, benim hükmümden büsbütün sıyrılmış, tamamıyla asker olmazdan önceki haline dönmüştür" gözlemi, kendisine duyulan güvenin ve otoritenin tamamen eridiğini gösterir.
- Değişim Önerilerinin Reddi ve Sistemin Direnci: Ahmet Celal'in tüm tespit ve önerileri, sistem tarafından reddedilir. Onun varlığı bir tehdit olarak algılanır: "Sanki zaptetmek isteyen düşman benim, teslim olmayan kale burasıdır." Bu, bir iç denetim biriminin, çalıştığı kurum tarafından düşmanca karşılanmasının metaforik anlatımıdır.
- Kök Neden Analizi ve Sorumluluk: Denetçi, nihayetinde sorunun kök nedenini kendi mensubu olduğu sınıfta, yani aydında bulur. "Bunun nedeni, Türk aydını, gene sensin!... Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten... sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun" itirafı, bir iç denetçinin "Neden bu kontroller işlemiyor?" sorusuna gidişatını özetler. Ve nihai yargıyı verir: "Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir." Bu ifade, denetim raporlarında yer alan "Sorumluluk üst yönetime aittir" uyarısının edebi ve yüklü karşılığıdır.
Sonuç:
Yaban, sadece bir köy ve aydın romanı değil, bir sistemin neden çöktüğüne dair derinlemesine bir iç denetim raporudur. Roman, şu evrensel gerçeği haykırır: Stratejik hedeflerle uyumlu bir iç kontrol ortamı oluşturulamaz ve "sonradan ihdas edilmiş" iç denetçiler "yaban" olarak görülürse, o örgüt veya millet, kendi kendini denetleme ve düzeltme yeteneğini kaybeder. Bu da, en kritik anda, "ya ölürüz, ya kurtuluruz" ikilemiyle baş başa kalınmasına neden olur.
#KamudaİçDenetim #YabandaİçDenetim #YabanMetaforu #RomanlaAnlamak
Yorumlar
Yorum Gönder