Aristoteles'ten Günümüze: Retorik ve Uzmanlığın Önemi
Aristoteles’in Retorik adlı eserini, antik dönemden günümüze uzanan ikna sanatının temel taşlarından biri olması hasebiyle ve retorik konusunda bilgilenmek için okudum. Bu yazıda, eserin özellikle "herkesin bildiği işi yapması gerektiği" ilkesi üzerinde durarak ve bunu kamu maliyesi örneğiyle ilişkilendirerek, günümüzdeki yönetim, hukuk ve eğitim sistemlerine nasıl uygulanabileceğini ele aldım. Bu arada kitabın Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından 2019 yılında (Ari Çokona çevirisi ile) yayımlanan 12. baskısını okudum.
1. Uzmanlık ve İş Bölümü: "Herkes Kendi İşini Yapmalı"
Aristoteles, Retorik’te, bir konuda konuşmanın veya karar vermenin o alanın uzmanına bırakılması gerektiğini vurgular. Bunu şu pasajla açıkça ortaya koyar:
"Bütün sanatlarda bir konuyu uzmanından iyi bildiğini savunmanın anlamsız olduğunu, mesela sağlık konusunda doktordan akıllı görünmenin doğru olmadığını söylemeliyiz. Çünkü doktorun olası bir hatası, uzmanların tavsiyelerini önemsememe alışkanlığı kadar zarar vermez." (74)
Bu görüş, modern yönetim teorilerindeki "iş bölümü" ve "uzmanlaşma" kavramlarıyla doğrudan örtüşür. Özellikle kamu yönetimi ve ekonomi politikalarında, karar alma süreçlerinin teknik bilgiye dayanması gerektiği fikrini destekler.
2. Kamu Maliyesi Örneği: Gelir-Gider Dengesi ve Uzmanlığın Önemi
Aristoteles, Retorik’in 1. Kitap, 4. Bölüm’ünde, politik hatiplerin üzerinde durması gereken beş temel konudan biri olan "kamu maliyesi"ni şöyle açıklar:
"Kamu Maliyesi hakkında konuşacak hatibin, ülkenin gelir kaynaklarını ve bunların miktarlarını bilmesi gerekir. Aynı şekilde, gereksizse kaldırılsın, gereğinden fazla ise kısılsın diye ülkenin giderlerini de bilmelidir. Çünkü insanlar sadece gelirlerini arttırarak değil, giderlerini azaltarak da zenginleşebilirler." (19)
Bu pasaj, devlet yönetiminde mali disiplinin önemini ve ekonomik kararların uzmanlık gerektirdiğini vurgular. Aristoteles’e göre:
Gelir kaynaklarını bilmeyen bir yönetici, ya gereksiz vergiler koyarak halkı yoksullaştırır ya da kaynakları verimsiz kullanır.
Giderleri kontrol edemeyen bir devlet, israfa yol açar ve sonunda iflas eder.
Bu durum, günümüzdeki kamu bütçe yönetimi, vergi politikaları ve açık finansman tartışmalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Örneğin:
Keynesyen ekonomi politikaları, devletin ekonomik durgunluk dönemlerinde harcamaları artırması gerektiğini savunurken,
Klasik liberal yaklaşım, devletin gereksiz harcamalardan kaçınması gerektiğini öne sürer.
Aristoteles’in yaklaşımı, dengeyi korumak ve uzman görüşlerine dayalı kararlar almak gerektiğini gösterir.
3. Hukuk ve Siyaset Bilimi Açısından Çıkarımlar
A. Yasaların Uygulanmasında Uzmanlık
Aristoteles, yasaların oluşturulmasında da karşılaştırmalı analiz yapılması gerektiğini söyler:
"Yasaları oluştururken, ülkenin tarihini göz önünde tutarak en yararlı rejimi bilmek yetmez; başka ülkelerin rejimlerini ve hangi rejimin hangi ülkeye uyduğunu da incelemek gerekir." (21)
Bu, modern karşılaştırmalı hukuk ve anayasa mühendisliği çalışmalarının temelini oluşturur. Örneğin:
Bir ülke, İskandinav ülkelerinin sosyal devlet modelini alırken, kendi kültürel ve ekonomik yapısına uygun hale getirmelidir.
Uzman hukukçular, yalnızca mevcut yasaları değil, diğer ülkelerdeki başarılı uygulamaları da incelemelidir.
B. Adalet ve Hakkaniyet Dengesi
Aristoteles, "hakkaniyetin yazılı yasaların öngörmediği durumlarda devreye girdiğini" (69) ve "hakemlerin hakkaniyete, yargıçların ise yasalara göre karar verdiğini" (70) belirtir. Bu, günümüzdeki alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri (tahkim, arabuluculuk) için önemli bir temeldir.
4. Eğitim Sistemine Yansımaları: Uzmanlaşma ve Pratik Bilgelik
Aristoteles’in "herkesin kendi işini yapması" ilkesi, eğitim sistemlerinde mesleki uzmanlaşmanın önemini gösterir. Örneğin: Hukuk fakültelerinde, öğrenciler yalnızca kanunları ezberlemek yerine, mahkeme pratiklerini de öğrenmelidir.
Ayrıca, Bir insanın hiç deneyim sahibi olmadığı konularda konuşması aptallık ve görgüsüzlük belirtisidir cahil köylülerin konuşmalarında bolca özdeyiş kullanarak onları açıklamaya çalışmaları buna güzel bir örnektir. Özdeyişler hatibe yarar sağlar, çünkü dinleyiciler eğitimsizdir. (137) ve "kalabalığın kulağına cahillerin sözleri daha çekici gelir" eleştirileri, eğitimsiz kişilerin karmaşık konuları basitleştirerek yanlış yönlendirmeler yapabileceğini gösterir. Bu, günümüzde medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme eğitiminin neden gerekli olduğunu açıklar.
Sonuç: Retoriğin Modern Dünyadaki Yeri
Aristoteles’in Retorik’i, yalnızca bir hitabet kitabı değil, yönetim, hukuk, ekonomi ve eğitim alanlarında uzmanlık ve sorumluluk bilincini vurgulayan bir rehberdir. Özellikle kamu maliyesi örneği, devlet yönetiminde rasyonel karar alma, kaynakların verimli kullanımı ve uzmanlığın önemini ortaya koyar.
Günümüz İçin Çıkarımlar:
✔ Siyasetçiler, ekonomik kararları popülizm yerine uzman görüşlerine dayandırmalıdır.
✔ Hukukçular, yalnızca mevzuatı değil, hakkaniyet ilkesini de gözetmelidir.
✔ Eğitim sistemleri, teorik bilgiyi pratik becerilerle birleştirmelidir.
Aristoteles’in dediği gibi:
"Mantık, Tanrı'nın ruhlarda yaktığı bir ışıktır." (197)
Bu ışık, ancak doğru ellerde ve doğru şekilde kullanıldığında aydınlatıcı olur.
https://drcemcetin.blogspot.com/2025/08/aristotelesten-gunumuze-retorik-ve.html
Tebrikler güzel bir analiz olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilSiyaset, hukuk ve eğitim... Nokta ve yerinde tespitler için teşekkürler.... Liyakat ve yine liyakat en çok ihtiyaç duyulan kavram...
YanıtlaSil