pertevniyal pilav günü bu kez görevli

ve dün yine Pertevniyaldeydik sevgili günlüğüm.. pilav günü münasebetiyle.. ancak bu kez farklıydı.. bu sefer –yedek😀- yönetim kurulu üyesi olarak organizasyonda görevli olarak yer alıyordum.. bu nedenle önceki yıllarda olduğu gibi 12 civarında değil, 9:30’da okulun bahçesindeydim.. içim içime sığmıyordu.. cumartesi geç vakit Ankaradan gelmiş olmama rağmen heyecan zinde tutuyordu.. 

ve sonra metrodan indim.. gene o yolu ve hep onunla ve hep Pertevniyalden çıkışta ders sonraları otobüse binmek için yürüdüğümüz Aksaray meydanını arşınladım.. çoook eskilerden “valide fırını” adlı dükkanının önünden geçerken telaşım arttı sanki.. biraz duraksadım orada, tam da ayağıma bastığı yerde.. hikayenin başladığı noktada.. şöyle bir durdum.. arkama döndüm.. güneş bana gülümsüyordu sanki.. var olmak, seni tanımış bulunmak, bir süre olsa da birlikte takılmış olmak.. 
hepsini hissettim, kalbimden ılık bir şey aktı sanki..


hüzünbaz kahkahalar şeklinde özetlenecek maziyi düşünerek camiinin köşesinden döndüm.. okul bana bakıyordu sanki.. ve kapıda bizim kapımızda, ilerdeki çukurda kalan öğrenci kapısında bir fotoğraf almak için yürüdüm.. ve sonra derhal cümle kapısına döndüm.. merdivenleri ağır ağır çıkarak.. çölün ortasındaki bir gül gibiydi sanki Pertevniyal.. ve bana bakıyordu.. 

kapıyı açtım ve tılsımlı dünyama mazime bir süreliğine de olsa geri dönmenin tadını duyumsadım.. öğretmenler odası koridorunu hızla kat ederek dar merdivenden bahçeye adeta seğirdim.. bahçeye açılan kapıya geldiğimde yine aynı şeyi duydum.. hep aynı şeyi.. sanki şampiyonluk maçı için oyuncu koridorundan stada çıkmakta olan bir futbolcunun hissiyatını.. ve arkadaşları gördüm.. sevinç ve coşkuyla merhabalaştık.. bu kez bambaşka bir pilav günü olduğundan derhal işe güce koyulduk.. görevli olduğum standın kurulmasından sonra pertevniyaldaşları karşılamaya başladık.. 

bir bir geldiler.. 90'lılar, 80’liler, 70’liler, ellinci yıl sertifikasını alacak olan 1973’lüler ve henüz mezun olmuş çiçeği burnunda 2023’lüler.. gençler yaşlılar.. öğrenciler, öğretmenler, memurlar.. efsane dönem 94'liler, yeni mezunla belki de bu ortama son kez geliyor olanlar.. son bir hüzünbaz kahkaha atmak için uğrayanlar.. ve belki de yıllar sonra bu mektepte sıraları dolduracak, avluyu çınlatacak anne babalarının ellerinde, meraklı bakışlarıyla mini mini çocuklar.. 
ve Zihni Göktay vardı bu sene.. daha doğrusu gün ona ithaf edilmişti.. ağır adımlarla geldi, Zihni Göktay, insanı maziye o eski güzel günlere götüren adeta haykıran sesiyle konuşmasını yaptı.. konuşmakla kalmayıp bir de sürpriz yaptı ve lüküs hayat operetinden okudu.. doğrusu son zamanların en kalabalık pilav günü oldu diyebilirim.. yılların geçmesine inat.. 
ve bu kez görevli olduğum bir pilav günüydü.. seyircilikten bir tık daha işin içine girmek bana her daim daha zinde hissettirdiğinden olsa gerek bu haliyle pilav gününü bir başka sevdim ve parıldayan renkleri daha anlamlı bir biçimde temaşa ettim.. ... ee boşuna mı diyoruz “Kalbimizde çarpıntı gönlümüzde emelsin/Yüzyıl önce kuruldun yüzyıllara bedelsin” 

o mu? gene gelmedi sevgili günlüğüm.. olsun ümit her daim canlı olduktan sonra bir gün gelir nasılsa…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim