hatırlar mısın bilmem

o akşamı hatırlıyor musun? şimdi bu satırları okuyorsan hatırlarsın mutlaka.. sondu.. konuşmadan büyük postanenin arka sokağındaki köşeyi dönüp tramvaya doğru yürümüştük.. hoca kasım sokaktan da inebilirdik aslında hep yaptığımız gibi.. ancak bu kez yüreğimiz dayanmayacağından olsa gerek ana caddeyi takip etmiştik.. azıcık yağmur mu çiseliyordu?  güzelim sirkeciye.. hep sevdiğin yağmur.. ne güzel kokuyor dediğin.. özellikle sirkeciye ayrı bir hava veriyor diye düşündüğün.. hani o hafifçe ıslanan parke taşlar.. esnafın son akşamüstü telaşları.. hızlı hızlı evlerine gitmeye çalışan insanlar.. ve yağan yağmur.. eskimiş binalarıyla sirkeci.. biraz sonra bir hayalete dönecek olan uğuldayan bir fabrikayı andırıyordu.. 

ve yağmur yağıyordu; adeta ısınan bu makinayı soğutmak için.. hep bir umut ışığı olan gülen gözlerine bakamıyordum.. yürüyorduk ve sırasıyla sultanhamam arkamızda kalıyordu.. hocapaşa pidecisi.. senin en sevdiğin yerler olan sirkeci istasyonu, kefeli han, konyalı.. hepsi birer karton maket gibi küçüldüler ve tükenip gittiler.. akşam yeli ayrılıktan dem vururcasına yüzümü dövüyordu.. son elli metrede artık hiç bir şey görmez, duymaz oldum.. anılar öylesine üstüme çökmüştü ki koluma dokunup da "ben tramvaya biniyorum" demesen belki sonsuza kadar bu ara boyutta kalacaktım.. işte gözlerine o an bakabildim.. sadece bir an için cesaretimi toplayıp.. kapı kapandı ve gittin.. bağrımın yandığını hissettim.. ankara caddesinden denize doğru yürüdüm.. tramvay.. ayrılık.. son.. göz yaşı.. akşam.. yalnızlık.. hazan...

"Ne olur bir daha gitme
Bu yalnızlık geçmez böyle
Elim kolum bağlandı
Sen yoksun diye
Nasıl bir aşkla bağlandım
Demir ateşle dağlandım
Sağım solum karanlık sen yoksun diye"


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar