Day Dahi Ya Hum Nurunda Nurunda Nurunda Nurunda Hiya Hiya

MFÖ’yü ilke ne zaman dinledim bilmiyorum.. dünyaya gelişim kadar eski belki.. hep bir anlam dolu gelmişti bana.. ama önceleri, çocukken eğlenceli tabii.. en vak to rock’undan.. en animasyonlusundan..  coşkun bir ırmak gibi, inişleri çıkışları.. aslında sesleri birbirinden çok farklıydı.. nasıl oluyordu da böyle ahengli bir dışavurum yankılanıyor diye düşündüm durdum çok sonraları.. 

ilk hatırladığım ele güne karşı yapa yalnızdı.. o nasıl bir girişti öyle.. aman ya Rabbi.. sonra peki peki anladık geldi.. çevrem pek dinlemese de nedense beni benden alıyordu mfö.. kıyafetleri, imajları ses tınıları.. her şeyleriyle aykırıydılar.. sıkıntılı zamanlarda aslında no problem diyerekten ferahladım çoğu kere.. dudağımda bir gülümseme deli deli kulakları küpeli bir şekilde.. yine kızgın vakitlerde mazeretim var asabiyim ben deyiverdim.. tıpkı bu şarkı eşliğinde daum’a çekilen o klipteki gibi.. 

dediğim gibi aslında çevremde grubu seven azdı.. bebeklikten liseye kankam sevgili Suat bile kızardı.. hatta pertevniyalde yanına oturan barışı sabahtan akşama mfö şarkıları söylüyor diye dövmüşlüğü vardı.. gerçi sonra “adamlar aslında iyiymiş” diye fikrini değiştirmişti o kutlu zamanlarda, doksanlarda.. 

iki kez eurovisyonda izledim sonra onları, diday diday day ve sufiyle.. sufi bambaşka bir önemi haizdi çizgilerinde.. “gül de bir bize diken de bir” mısraıyla Yunus’a göz kırpıyorlardı adeta.. leyladan geçip Mevla’yı bulma yollarında majörler tükenip minörlere giderken.. ali desidero ise bir fotoromandı adeta.. ve orada en bariz şekilde fark ettim Özkan’ın sesini.. dinlediğim en anlamı şarkılardan biri olan sude de ise başrol hepten Özkan Uğur’undu.. 

ve grubun kardeşimin hediye ettiği ve adıyamana tayin olurken yanımda götürdüğüm agu albümü.. biraz duygusallığın arttığı bir aralıktı, hem ay olarak hem de yaşam epizodu olarak.. albümün en baba şarkısı sana sarı laleler aldım çiçek pazarındandı, hep demek istediğim bir kişiyi düşünerek dinlediğim.. 

başka kılan MFÖ’yü neşeye sardığı hüzündü bence.. yalnızlık ömür boyunda bunu damarlarıma kadar hissettirdi ama beni ağlatan şarkı tam ortasındayımdı.. ve göz yaşlarımızı bitti mi sandın.. bitmeyecek tek şey belki de bu karanlık dünyada.. sizinle bu sabah yağmur vardı istanbulda; aşk için söylenen her söz kandım buselik makamında mecazi aşka inandım güneşli havalarda.. yine de ne güzel şeydin sen yaşın on dokuz gel yanıma sar beni bugün var yarın yokuz.. keza isteğim ilk inanan sen ol bana demekti sana ve ne kadar sıcak bir anlatımdı.. yoksa ondan şikâyet bundan şikayet ne iştah kalırdı ne de afiyet.. ve şimdi ağzımızda ne iştah kaldı ne de afiyet.. Türkiye’nin en iyi üçlüsünden Özkan’a veda ederken.. 

çıktığın bu yolculukta Rabbim yar ve yardımcın olsun seni hep özleyeceğim…




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim