vakit nakit midir?

vakit nakittir vb. sözlerle zamanın değerini vurgulayan bir arkaplanımız bulunmakla birlikte söylem eylem birlikteliğimiz maalesef yok! En önemli zaman kayıplarımızsa toplantılar.. toplantı yönetimiyle ilgili çok sayıda püf noktaları anlatan kitap yazılmış durumda.. buna rağmen saatlerce süren, gerekli gereksiz çok sayıda insanın katıldığı toplantılar yapmayı sürdüyoruz.. 

deneyimlerimden hareketle şunu kesinlikle söyleyebilirim ki bir iş yerinde toplantılar ne kadar uzun sürüyor ve de çok fazla katılımcı içeriyorsa o toplantıdan bir cacık olmaz.. bu gözler neler gördü.. uzayan toplantılarda acıkıp çantasından çıkardığı elmasını kemirenler.. sıkılıp şekerleme yapan ve bunu abartarak “haaaaa” şeklinde derin nefesle daldığı kuyudan çıkanlar.. benim burada ne işim var gibisinden etrafına garip garip gülücükler dağıtanlar.. sıkılıp işi gırgıra vermek için ortamı fıkraya boğanlar (trevesti fıkrası bile dinlemişliğim var).. 

oysa modern dünyada toplantılar konsept olarak oldukça farklılaşmış durumda.. start-up girişimler mesela yemek sepeti vb. (google çalışma ortamına benzeşerek) oldukça etkili bir toplantı yönetimi gerçekleştiriyor.. büyük salonlarda yapılan toplantılar çok az sayıda.. bunun yerine sadece ilgili olan üç dört kişi toplantılarını bar konseptli –rahatsız, dolayısıyla çabuk karar almayı sağlayan- masa-sandalyelerde yapıyor.. yine bir şirkette asansör  toplantısı görmüştüm.. asansörle ilgili bir diğer toplantı kurum içi girişimcilere uygulanıyor.. şöle ki patronu asansörde yakalıyorsunuz ve fikrinizi yolculuk bitmeden aktarıyorsunuz.. ee üüü vb şekillerde konuyu uzatmak yok.. bunun bir benzeri bir zamanlar bloombergte yayınlanan eye to eye programında yer alıyordu.. program conseptine göre london eyes’a (londradaki devasa dönme dolaba) binen bir iş adamı bir tur atana kadar mesajını kamuoyuna veriyordu.. bizden de bazı örnekler vermek mümkün.. 

efsanevi üst yöneticilerimizden birinin bir kum saatinin bulunduğu ve her görüşmesinde 5 dakikalık bu saati kullandığını dinlemiştim.. daha sonra da bunu toplantılardaki vakit kaybından şikayet eden bir yöneticiye çözüm olarak önermiştim.. kendisi bunu üzerine kum saatleri alıp ilgililere hediye etmişti.. fakat sonuç tahmin edileceği gibiydi: kum saatleri masalarda süs olarak kalmış buna karşılık “son ütücülük” tüm hızıyla sürmüştü.. o zaman bunun bir kültür olduğunu ve geliştirilen stratejilerin bu kültürü aşmasının çok zor olduğunu anlamıştım.. ne demiş peter drucker "kültür stratejiyi sabah kahvaltısı niyetine yer"...



Yorumlar

  1. Birde nasıl denk getiriyorlar bilmiyorum. Her toplantıda mutlaka bir işi çıkıp toplantılara katılmayanlar var....

    YanıtlaSil
  2. o da ilginç bir durummuş.. acaba toplantıya inanmadıkları için mi kaytarıyorlar?.. yoksa toplantı iyi organize edilemiyor mu? ya da belki de insanların yaptığı işe saygısı yok.. zaman zaman bunu hissettirmek de gerekebilir... ancak dedğim gibi öncelikle teşhisin doğru konulması lazım..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar