içindeydim, yeşildim, sazdım

ve binemedim sensiz vapura..⛴ ilk binişimiz geldi aklıma, tam adımımı atacakken.. acıttı içimi çok..😞😥 kalp ağrısı hepsinden fena demiştin hani bir keresinde.. bilmediğim ne kadar çok şey vardı, senin bildiğin ve benim bilmediğim.. 

ne güzeldi o vapur gezisi.. ilkbahardı yaza doğru.. bu kez kimyaya girmemiştik.. kimyam iyiydi bak.. dersten kaçış korku vermiyordu ondan dolayı.. gerçi verse ne fark ederdi ki.. mutluluğum korkumdan😍>😬 çok daha büyüktü.. sen denizdin, deniz sendi ya da.. o gün tam da böyle hissetmiştim.. ama sıradan bir deniz değil illa boğazdı sen olan.. eminönüne nasıl inmiştik anlamamıştım bile.. bir tek ihtiyar simitçiyle olan muhabbetimiz aklımda.. ilk o anlamıştı💓.. bizim dışımızda.. yanakların biraz kızarmıştı.. ve muzipçe gülüşün.. dünyamı aydınlatan gülüşün.. sen yokken hep karanlıktı keza.. 

eminönünü bu yüzden seviyordum belki de.. belki değil kesinlikle .. senle bambaşka bir hüviyete bürünmüştü.. ışıl ışıldı.. hani o “eski zamanlar” ya da “bir zamanlar” denen kavramın ta kendisi olmuştu adeta.. her şeyin rutin, buna karşılık muhteşem olduğu zamanlar.. biliyor musun ben sonraları hep o zamanları aradım..😥 “sıradan basit bir günün uğruna çok dua ettim, çok yalvardım” sonraları.. 

vapuru bekledik sonra iskelenin yanında turnikeden geçmeden.. kapalı mekânda beklemeyi sevmezdin çünkü.. ve hep öyle yaptım biliyor musun.. senden sonra da vapuru hiç turnikeden geçip salonda beklemedim.. iskelenin yanında açıkta bekledim.. vapurun yanaştığını görmeden turnikeden geçmek sana ihanet etmek gibi geldi.. 

ve vapura bindik.. dar merdivenden yukarı çıktık.. işleyen makine bize eşlik ediyordu, neşemize.. arka güverteye çıkmıştık, çay aldıktan sonra tabii ki.. çayı neden bu kadar sevdiğim belli.. ve sonra martıların dahil olduğu ritüel.. kısa sürmüştü sanki bize eşlik etmeleri.. bunun da bir anlamı vardı elbet💔.. ismini sayıklamıştım sanki rüyadaymışım gibi.. gayri ihtiyari adını duyunca “efendim” demiştin.. kalbimi dağlayan bir ateşti dudağından dökülen bu ifaden.. hafif peltekliğin acayip sevimli kılıyordu seni.. konuyu değiştirmek için bir şey yok demiştim ve haydarpaşanın önünden geçerken hayranlıkla bakakalmıştık.. üniversiteye doğru, mektebi tıbbiyeye.. ve sonra kadıköye iniş.. ve sahil ve moda ve yol boyunca seninle yürümek.. ve sarayburnunu seyretmek.. pertevniyalin yerini tahmin etmeye çalışmak; aksarayın yerini.. lise 2’ye giden biri için büyük bir adım değildi ama senle olunca her adım biricikti.. 

“Nurten hocanın dersinden bu kaçışımız cidden tehlikeli aslında” demiştin.. keza kredili sistemde devamsızlık hakkı çok sınırlıydı.. ben acayip eğlenmiştim bu ifadenden.. hiçbir şey umurumda değildi şu an çünkü.. sonsuz bir mutluluk düzlemindeydim.. yatay eksene paraleldim.. likitide kapanına yakalanmıştım.. mutluluğun “ta içindeydim.. yeşildim.. sazdım”…   


 

Yorumlar

  1. Sade kimya değil matematik de iyiymiş, coğrafya keza...☺

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar