gelenlere selam olsun
geçen gün panel vardı günlük.. hemi de istanbulda ve orta yeri fatihte.. (sahibin de panelistti hani.. iki lafın belini kırdı yani..) ali emiri kültür merkezinin en büyük salonunu kiddere tahsis etmişti belediye..
gel gör ki salon dolmadı.. gelmedi epeyce kimse..
şöyle bir düşündüm konu mu
ilginç değil diye.. aslında oldukça gündemdeki bir mevzuydu: kvkk ve denetimde
bt uygulamaları.. sonra acaba
lokasyon mu tersti diye düşündüm..
yoo dediğim gibi istanbulun tam ortasıydı.. metronun vb. vesaitin yahut
aracınla geleceksen kolayca gelebileceğin bir yer yani.. ee.. sonra düşündüm
acaba insanlar sık eğitim almaktan düçar mı olmuştu.. yoo yıllardır yüz yüze
gelmiyorduk, covid yüzünden.. bu ilk etkinlikti ruberu handiyse.. o halde eğitim
mi pahalı mıydı.. ne gezer para mara almıyoruz, başkaları gibi.. bad-ı heva yapıyoruz, tıpkı covidden bu yana yaptığımız 23 parasız ve sertifikalı eğitim misali..
başkaları olsa 5.000+kdv diye ovuşturur ellerini.. bizde paralı eğitim oldukça
azdır.. neyse yani sebep paralı olması da değil..
o vakit acaba insanlar
birbirini mi görmek istemiyorlar diye düşündüm.. keza ben eğitimlere asla
sadece eğitim için gitmem.. hatta eğitim ikinci plandadır.. buralar
sosyalleşme, meslektaşları görme, sohbet etme yeridir.. ne demiş yunus “sevelim
sevilelim dünya kimseye kalmaz”.. işte bu son soruya cevap veremedim.. ve
derinden düşündürdü sahib’ül günlüğü.. insanların birbirini görmek istememesi düşündürdü
yani.. neyse gelenler sağ olsun.. insanlarda bir umursamazlık var.. gül gibi
mesleği sevmemekten kaynaklanıyor.. bedava olmasından.. çaba harcanmadan elde
edilmesinden.. misal panelde sertifika almış ancak atanamamış bir arkadaş da
vardı.. nasıl hevesli, çalışma azmi dolu.. yeni atananlar da öyleydi hakeza..
gözleri parlıyordu.. çünkü bir çaba harcamışlar ve elde etmişler mesleği;
değerini biliyorlar.. hani milton friedmanın da kullandığı bir slogan vardır: there
ain't no such thing as a free lunch.. deyu deyu.. onun için günlük kimseye
bedava bir şey verilmemeli.. her şeyin bedeli olmalı.. müslümün dediği gibi “her
şeyin bir bedeli var son pişmanlık neye yarar, buraya kadar..”
dönecek olursam
gül gibi mesleği sevmemek.. hep başka, daha başka şeyler peşinde koşmak.. yolda
olmayı yanlış anladığımız belli.. sevginin üretilen bir şey olduğunu
bilmediğimiz de.. ancak yine tekrarlayacak olursam ister müslümcü ol ister
gayrimüslümcü “son pişmanlık neye yarar” demek de var sonunda..
Yorumlar
Yorum Gönder