her daim yeni başlayanlara

iç denetimin ilk günlerinde günlük gerçekten de acayip bir moralizeydik.. yani coşku had safhadaydı.. eğitimlerin biri biterken diğeri başlıyor.. gün görmüş eyvan geçirmiş üstatlar bize tee anglosakson memleketlerindeki uygulamaları anlatıyorlardı zevkle ve bir görev bilinci içersinde.. bizde de olur mu ki diye düşünmüyorduk bilem.. imanımız kaviydi.. şüpheye yer yoktu.. ve sonra ışıklar biraz azaldı sanki.. zaman içinde ortam loşlaştı.. nayır nolamaz göremiyorum olayına girdik en ediz hunundan.. keza çarşı öyle değildi.. beklentiler.. beklenmeyenler.. hiçbir şey istemeyenler.. her şey çok farklıydı bize anlatılandan.. 

seyrü sülükte devam eden bazı iç denetçilerin cezbe halinde yaptıklarını dinledik sonra.. menkıbe tadı vardı hepsinde.. programı onaylanmadığı için idare mahkemesine dava açan duydum mesela ya da yine programı onaylamayan üst yöneticinin arabasının önünü kesenleri işittim.. cezbe halinin dışa vurumu diye niteledim hepsini.. ve dilden dile aktardık bunları sonra.. kuşaklar boyu dinlenesi bir edebiyat oluşturmak için.. tamam cezbe filan vardı elbet.. yüksek rezonanstaki bazı denetçilerin ateşe uçan pervaneler gibi davranması bir noktaya kadar anlaşılabilirdi de.. 

rasyonel denetçilerin bilem şaşırdığı bir ortam vardı aslında realitede.. bir kere iç  kontrol yoktu ki neyi denetleyesin.. sonra senin malına talep yoktu ki be günlüğüm.. arz yanlı davranılmıştı (chicago okulunun kulağı çınlasın) meslek kurgulanırken.. hele biz ihdas edelim talep olur mantığı vardı.. amma velakin böyle bir durum nerdeyse hiç olmadı.. keza atanan iç denetçi oranı toplam kadronun % 45’i olmazdı aksi takdirde.. 

neyse yine de bir şeyler yapmaya, ilkelerin tamamına olmasa da bazılarına uyum göstermeye çabalayan birimler oldu.. ama anlatıyla pratik arasındaki ayrım hiç kapanmadı.. bu konuya nereden mi geldim.. son dönemlerde sertifika sınavını kazanan iç denetçi adaylarının birimimize yaptıkları ziyaretlerdeki sohbetler beni bu noktaya götürdü.. sorulan sorular ile yaptığımız iş arasında ciddi farklar böyle dertli dertli söyletti.. “aşkın (=derdin) söyletir beni feryat feryat”     





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim