bir zarftır eylül

“Eylül toparlandı gitti işte

Ekim filan da gider bu gidişle

Tarihe gömülen koca koca atlar

Tarihe gömülür o kadar.”

demiş şair günlük.. eylül bitti ekim geldi işte.. en güzel ay bitti.. sıcak ama yapış yapış değil.. serin ama içine işleyen zemheri yok.. eylül hangi renge benzer desen sarı derim.. en fazla turuncu.. yok yok turuncu çok yapay bir renk.. zoraki sanki.. sarı en doğrusu.. eylülde başlar hikayeler.. belki de eylülle başlar.. ağızda güzel bir tat bırakır.. yazın rehavetinden kışın kasvetine girerken insanı şarj eden ara bir duraktır.. sonlar ve başlangıçlar hep eylüldedir..

ve küçüklüğümden beri eylül hep okula dönüştür.. okul, hayatımı kapsayan olgudur ve bir kavramdan çok daha ötedir.. işte eylül de bu olgunun zamansal formudur.. bir zarftır eylül.. yeni seneye bu seneden yollanan.. kim bilir neler vardır içinde hep eylülde yuvalanan.. yuvalanan yerine nüvelenen kullansam daha yakışıklı durur sanki..

ortasına doğru telaşlar artar.. hava da bu telaşa ayak uydurur, soğumaya başlar.. sarının her tonu yaşanır her bir eylül gününde.. “içimde sevdan” vardır eylülde.. ve Süreyya, Necip ve Suat'la beraber ben de bu sevdanla alevler arasında kalırım biraz.. ve Mehmet Raufun hayali dışında bence olay benim eylülümde ve tabi ki de topkapıda geçer.. hikayenin başladığı, eylülün doğduğu yerde.. “eylülde gel” yerine eylülle gel derim hep sana.. çünkü eylül aniden belirir insanın karşısında.. yavaş yavaş ilerler ama ilk elde görünür.. yaklaşır.. mütebessimdir, yaygara çıkarmadan gülümser.. yakar içimi.. ayrılığı anımsatır, üstelik kavuşurken.. tam da kavuşurken daha doğrusu.. kanayan bir şeyler olur göğsümün sol yanında.. mazi tüllenir gözümde.. eylül gülümserken bana.. ne çok anlam yüklüdür ve ne çok yaşanmışlık..

eylülün gidişi de ahestedir.. uzaklaşır.. uzaklaşır.. siluet olur.. göçmen kuşların hüzünlü vedaları gelir sonra.. ah keşke onlar da kalsa eylülde ama bu temaşa bambaşka.. faniliğimi vururlar yüzüme, giden gençliğimi.. ve uzakta sarı bir gölge olur eylül.. belli belirsizdir.. hediyesini vermiş ve gitmiştir..  

    "Onca yıl sen burada
    Onca yıl ben burada
    Yollarımız hiç kesişmemiş
    Şu Eylül akşamı dışında"

       


Yorumlar

  1. Sonbahar hüznün, ayrılığın mevsimi midir yoksa yemyeşil açacak olan umuddan önceki durak mıdır? Bunu bilemem ama Eylül sonbaharın kraliçesidir...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim