ya
günlük işte böyle olursun.. gelen gün gideni aratır.. neydi o keyifler beaa..
hayatım tam bir karnaval gibiydi.. sabah işe gitmesi ayrı bir eğlenceydi en
başta.. hele bazen metroyla aksaraya oradan da otobüsle eminönü ya da karaköye
vapur iskelesine varış ne kadar da hoştu.. karaköydeki pastanenin elmalı
kurabiyesinin🍪 tadı hala damağımda.. ve tabii vapurda kurabiyeye eşlik eden
çayın.. ve dahi rüzgarın, güneşin, eşlik eden martıların şen kahkahalarının ve içime doğan yaşama sevincinin zevki ise dimağımda..🚢 sabah güzel olurdu
İstanbul, erken saatlerde tenha, serin ve taze kokulu.. ve vapurun boş olurdu
güvertesi.. nereye oturacağıma karar veremezdim.. süzülürdü nazlı nazlı vapur..
tarihi yarımada geride kalırdı.. başka vapurlar geçerdi yanımızdan başlarını
kaldıra kaldıra.. sonra ufak ve handiyse suya gark olacak gibi çırpınan balıkçı
motorlarının yanından geçerdik.. bazen büyük bir yük gemisi bozardı ahengi..
karanlık bir halet-i ruhiyesi olurdu bunların.. ve vapur ilerlerdi.. yavaş
yavaş bir festival 🎫 mekanından diğerine.. eminönü yahut karaköyden kadıköye..
haydarpaşada içim bir hoş olurdu.. ilk defa ders verdiğim anıt binanın önünden
geçerken.. hukuk fakültesinin.. ve gar binası filmlerde istanbula ilk ayak
basan her aktörün mekanı.. inanır mısın her seferinde sanki o sahneleri gene
yaşıyor gibi olurdum.. insancıklar olurdu iskelede bekleşen..👨👩👦 uzaktan
geldiklerini düşünürdüm muhtemelen filmleri mekanı aklımızda o şekilde bükmüş
olmasından.. üzülürdüm biraz.. acaba derdim neler peşinde bu insanlar ve neler
kovalıyorlar.. ya da onları kim kovalıyor.. sonra vapurun düdüğü ile
irkilirdim.. arkaik bir sesti bu benim için.. aşırı nostaljik ve güzel günleri
hatırlatan.. taa uzakta kalan mutlu günleri.. ve uyanırdım hayallerden düdüğün
ikinci çalışıyla.. yavaştan güverteden içeri girer ve tost kokulu🍞 koridorda
yürüdüm merdivenlere doğru.. sürme iskele verilince de nedense herkes gibi bir
telaşla karaya ayak basardım.. kadıköyünün karasına.. karşıma çıkan tiyatro
binası🎭 gülümserdi bu kez bana.. anılar depreşirdi gene.. seyrettiğim oyunların ruhumda
neden olduğu hoşluğu hissederdim.. ve yeni yeni açıklamaya başlayan çarşıya
doğru yürürdüm.. kitapçıların vitrenlerine göz ataraktan otobüs durağına
varırdım.. sonra ver elini bahariye, fenerbahçemizin stadı, barış manço abimin
durağı, belediye, ziverbey, kuyubaşı ve son durak fakülteler durağı.. düğmeye
basar aşağı iner ve sevimli okulumun bahçesinden girerdim.. ah ahh basit gibi
görünen bir çok şeyde ne kadar müthiş haller, ne derinlikler gizliymiş be günlük.. şimdi artık o
günler çok uzakta ve çok uzakta o anlar…
Yorumlar
Yorum Gönder