Sabri Hoca'ya veda

Sabri Hocayla ilk olarak 1999 yılı eylül başında karşılaştım.. güzel bir yaz sonu günüydü.. yer Marmara Üniversitesinin Bahçelievler kampüsü (en sevdiğim kampüstü, bence iktisat tarihinin ruhu oradadır) 4. kattaki iktisat bölümü binasındaki İktisat Tarihi Bilimdalı başkanının odasıydı.. ikindiye yakın bir zamandı.. kapıda yüksek lisans mülakat kuyruğu vardı.. adım okundu içeri girdim.. mülakat kurulu 3 hocadan oluşuyordu: Ahmet Tabakoğlu Hoca, Tiğinçe Oktar Hoca ve Sabri Orman Hoca.. hocaların samimi tavırları kendimi rahat hissetmeme vesile olmuştu.. mülakat sorularından biri –Ahmet Hoca sormuştu- osmanlıca okuyabiliyor musun oldu.. cevabım arap haflerine hakim olmam vesilesiyle okuyabileceğim yönündeydi.. bunun üzerine arap harflerini nereden öğrendin, sen iktisat fakültesi çıkışlısın gibi bir soru geldi.. cevap olarak “mahalle mektebine gitmiştim oradan” deyince Sabri Hoca “çok kritik bir cevap verdi” diyerek gülümsedi.. oldukça sert bakışlı ve heybetli Sabri Hocanın bu ifadesi ve gülümsemesi kendimi çok daha rahat hissetmeme vesile oldu.. sanki burası benim evim gibi hissettim.. Ahmet Hocanın da Sabri Hocayı desteklemesinin ardından programa kabul aldığımı anlamıştım.. ardından iktisat fakültesi ile ilgili bir konuşma geçti.. ve çıkabilirsin ikazı ile odadan çıktım..

çok geçmeden sonuçlar açıklandı.. gerçekten de kabul edilmiştim.. nasıl sevindiğimi anlatamam.. ardından dersler başladı.. yurtdışından yeni dönmüş ve bizim mülakatta yer alan Sabri Hocadan iktisat dersini alıyorduk.. hoca olayın teorik kısmına ayrı bir önem veriyordu.. bu programın tarihin değil iktisatın bir alt dalı olduğu tezini gizli ve açık her fırsatta vurguluyordu.. iktisat nosyonuna çok önem veriyordu.. ha tabi bu bağlamda teoriyi destekleyen okumalar da yapıyorduk.. bunun sonucunda Sabri Hocanın dersinde çok fazla kitap okunuyordu.. bir çok eseri ve yazarı, Hoca sayesinde, ya ilk kez duyuyordum ya da yüzeysel bilgimi derinleştirme imkanı buluyordum.. fernand braudel (maddi uygarlık ve kapitalizm), karl polanyi (büyük dönüşüm), ayşe buğra (iktisatçılar ve insanlar) peter drucker (kapitalist ötesi toplum) vb. çok sayıda eseri Hocanın dersinde okuyup, analiz ettik.. bu noktada Hocanın yönlendirmeleri çok değerliydi..

dediğim gibi Hoca iktisat teorisine ayrı bir önem verirdi.. lisansütü öğrencilerini müstakbel meslektaşları görmek gibi geniş –ve dahi herkese nasip olmayan- bir vizyonu olduğundan konuları bizim sunmamızı isterdi.. dönem başında mütebessim bir eda ile “iktisatı iyi bilenler” dersi anlatsınlar dedi ekledi “haftaya konumuz esneklik olacak.. kim anlatmak ister?” bu soruyu sorarken bana bakıyordu.. çünkü iktisat fakültesi mezunu olduğumu biliyordu.. ben de gayri ihtiyari ben anlatırım dedim.. ve dersi 8 mart 2000 tarihinde fakültede sundum.. bu, benim üniversitede anlattığım ilk dersti.. konuyu çeşitli kaynaklardan o denli iyi çalışmıştım ki dinleyenler –özellikle iktisat çıkışlı olmayanlar- çok şanslıydı.. keza fakültede öğrendiğim bilgileri yenileri ile harmanlayıp bir tablet halinde sunmuştum.. esneklik türlerini ayrı ayrı ele alıp, matematiksel olarak sağlamasını yapmamın ardından Sabri Hoca o babacan üslubuyla  “bakın, bir de iktisata sosyal bilim derler.. cem iktisatın nasıl da matematiksel bir temeli olduğunu ispatıyla ortaya koydu” şeklinde bir latife yapmıştı.. ardından Hocayla teke tek yaptığımız değerlendirmede bana “iyi olduğumu, sınıfa hitap ederken bu işi ilk yapan birine göre başarılı sayılabileceğimi” söyledi.. bu beni çok memnun etti.. çünkü diğer hocalarımdan –bilhassa genç olanlardan- Sabri Hocanın değerlendirmesinin çok önemli olduğunu biliyordum..

maalesef Hocadan doktora da ders alamadım çünkü yeniden yurt dışına gitmişti.. yıllar sonra Hocayı İslam İktisadı ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 3 Mart 2017 tarihinde Seyyid Hasan Paşa Medresesi’nde düzenlenen “Geçmişten Geleceğe Türkiye’de İslam İktisadı Anlayışı ve Uygulamaları” panelinde dinleme fırsatı yakaladım.. programdan sonra kendisiyle ayak üstü konuşma fırsatı yakaladım.. ve son olarak da, Marmara Üniversitesi tarafından 2 Mayıs 2019 tarihinde Sultanahmet Kampüsünde düzenlenen Ahmet Tabakoğlu’na Vefa programında hocanın, “arkadaşı, kardeşi Ahmet Hocayı” anlatışına tanık oldum..

her şey bir yana ilim vakarını üzerinde taşıyan biriydi Hoca.. ilim sahibi olduğu duruşundan anlaşılırdı.. ve bir o kadar da mütevaziydi.. herkesle çok kibar bir ses tonuyla konuşurdu.. nazik davranırdı.. geniş bir ufuk sahibiydi.. olayları iktisadi düşünce tarihi bağlamında başarılı bir şekilde yorumlayarak günümüze ışık tutan bir tarzı vardı.. metoda önem verirdi..  gazalinin iktisadi felsefesini ve bir çok değerli bilgiyi bize tanıtmıştı.. üstelik hep mütebessim bir ifadeyle, vakur, nazik ve beyefendi bir duruşla.. mekanınız cennet olsun Hocam.. Allah’ın rahmeti üzerinize oldun…



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim