kalıcı mesleklerde her dem yeni olmak ya da olmamak
bugün seninlen mesleğin geleceği üzerine bir iki
kelam edeyim dedim günlük.. buna sebep geçenlerde üyesi olduğum bir whatsup
mesleki paylaşım grubuna bir üstadımızın gönderdiği ve üzerinde başka
meslektaşların fikir beyan ettiği aşağıdaki tablo.. ileride var olacak ve
olmayacak meslekleri tahminliyor..
ve “denetçiler” bu bağlamda gereksiz
meslek ve roller kategorisinde yer alıyor.. şaşırdım mı? hayır.. keza bu
kaçınılmaz bir şey.. ve işin ilginci bu konuyu duayen Fahreddin üstatla
yaptığımız bir sohbette uzun uzadıya daha önce irdelemiştik.. gayet gizli mahiyette yapılan muhabbetin bir cümlesini sana da deyivereyim de nasiplen günlük: “biz
türümüzün son örneğiyiz”.. evet bu yukarıdaki
tabloyla da birebir oturuyor.. dönüşümün devrimsel bir noktaya vardığı
günümüzde artık klasik anlayışlara yer olmayacağı apaçık.. yani muhasebeci
ergun tiplemesine ya da “beni ırgalamaz pampa ben yıl başı programımı yaparım,
şööle başımı fazla ağırtmayacak süreçlerden bir iki tane seçerim, sorarlarsa
derim sormazlarsa daha iyi ya bi şey demem.. keşke beni hepten unutsalar da
keyfime baksam” misüllü bir iç denetçiye hiç kimsenin fazla dayanabileceğini
zannetmiyorum.. üstelik kamu sektörü için de böyle olduğunu düşünüyorum.. eee
her şey hızlanırken, kamuda yönetim ve organizasyon şeklinin ve yönetici beklentilerinin
eski zamanlarda olduğu gibi uzun zaman sabit kalmayacağı muhakkak.. hız
çağında hepimiz sorgulanır haldeyiz çünkü.. yeni kuşak böyle.. çocuklardan pay
biçin.. her anlattığınıza inanıyor mu çocuklarınız.. ya da inanması ne kadar sürüyor..
küçük gözlerdeki sorgulayıcı anlayış bu devrin halet-i ruhiyesi adeta.. ve buna
tatminsizliği de ekle.. öyle comador64 ile aynı oyunu senelerce oynayacak bir çocuk
görebiliyor musun şimdilerde..
peki ya ne olacak? tablonun kalıcı meslekler
bölümüne bakılırsa bunun cevabı görülebilir aslında.. uyum görevlileri, risk
yönetim uzmanları ve hemen hepsi otomasyona dayalı meslekler orada güneş gibi
parlıyor.. yani diyeceğim o ki bu tür alanlara evrilmekten başka çare
kalmayacak.. var olmak istiyorsak bunu yapacağız.. BT donatısı kazanacağız,
üstelik sadece teknik kökenli arkadaşlar değil tüm iç denetçiler bunu yapmak
zorunda.. çünkü BT artık ayrı bir denetim alanı olmanın ötesinde her sürecin
bizatihi içinde.. ihale de baksan, taşınır da denetlesen bu arkaik süreçlerde dahi BT bilgisi gerekli.. yoksa “yanıma bir memur alırım şunu aç bunu tıkla diyerekten denetlerim ben” kafasındaysak kısa olan ömrümüzü daha da
kısaltırız.. keza bir süre sonra dalga konusu haline geliriz.. uyum konusu da
bir o kadar şümullü.. organizasyonların sınırlarının kalmadığı bir zamanda her
an yepyeni bir olgu çıkıyor karşımıza.. kültür diyor biri en ağırından.. ab
fonlarının raporlanması nasıl olacak, kvkk da ne yapacaz ya da akreditasyon veyahut inovasyonla
ilgili daha operasyonel ve de damardan bir soru soruyor öbürü.. ve denetçi
olarak bize güveniyorlar.. bir fikir vermemiz.. bir yol açmamız babından.. ve
biz şimdi “valla ben bunları bilmem, ayniyat bilirim ben, maaş denetimi bilirim”
dersek ve en büyük mağaralardan biri olan “bu bizim işimiz değil”e sığınırsak işte
o zaman gereksiz meslek ve roller bölümüne demir atmış oluruz.. bir iki denerler..
hız çağında fazla şans vermezler.. “onlar anlamaz” deyip bir kenara atarlar..
başka şeyler düşünürler.. acaba derler.. en kötüsü de bizim için başkalarının
başka şeyler düşünmesidir.. dolayısıyla, yapıcı tatminsizlik güdüsüyle hareket edip, akıllı davranıp onlardan önce başka
şeyleri kendimizin düşünmesi hayatidir…
Yorumlar
Yorum Gönder