"burası gurbet"
"gurbet elde bir hal geldi başıma..
ağlama gözlerim Mevlam kerimdir..
derman ararken derde düş oldum..
ağlama gözlerim Mevlam kerimdir…"
halk edebiyatında
bilhassa türkülerde geçen gurbet kavramı ne yakıcı bir kavram günlük.. insanın
garipliğini, zayıflığını buna karşılık “ruhtan üflenmek” hasebiyle talip
olduğu hedefi ortaya koyması açısından üzerinde durulmalı diye düşünüyorum..
yüzyılların ermişliği, eriyip de gelmişliği, süzülmüşlüğü var içinde.. insanın
hikayesi.. gelmeli gitmeli öyküsü.. konmalı göçmeli.. ve herkes bunu anlatmaya
çalışmış, nerdeyse tüm toplumlar.. ama Anadolu bambaşka.. hepten başka
söylemiş.. yüreğindeki sızıyla titretmiş adeta sazının telini.. yüzyıllarca
süren vatan bulma yolculuğunda karşılaştığı farklılıkları birliğe giden
değerler olarak bakmayı başarabilmiş.. “varışmak”tan “barışmak”a ulaşmış..
uğraktan uğrağa
geçerken “usandım bu canımdan aman; dert ile geze geze” demek belki de Anadolu deyişiyle gurbet.. “sen orada ben burada aman ömrümüz geçti böyle” diye inlemek.. yahut
seher vakti yârin kapısını çalıp, “Bir Gözleri Sürmelinin” çıkagelmesini
beklemek.. hep gurbetin dışa vurulmuş halleri.. ve bu gidişle menzile
yetişememek korkusu da aslında hep gurbette kala kalma endişesi.. aşk atına
binip gitmek ise belki bunun çaresi.. belki de bu hasret ile dağlanan garip
gönlü iyileştirmenin tek çıkar yolu..
“burası gurbet”..
her yan gurbet.. iç içe.. bitmeyecek şekilde.. giderek artan.. “iki kapılı bir
handa” süregelen.. hanın içinde ve dışında.. ama bir yandan da vuslata kapı
aralayan.. beden giymek bir gurbet.. doğmak bir gurbet.. büyümek bir gurbet..
tanış olmak: bir gurbet başlangıcı.. gezmek görmek de öyle.. bir menzile varmak
da öyle hani.. her tanışmak ayrılmanın habercisi.. her şahitlik bir gurbet bu
bağlamda.. “oluş”tan “biliş”e geçmenin hüzne gark eden yönü.. tıpkı “çok hasretlik
çektim bağrım eziktir” deyişinde olduğu gibi.. ve hep dedikleri, hep aradıkları,
hep buldukları gibi: gerçek Dost’a varıncaya kadar bu gurbet türküsü devam
eder..
Yorumlar
Yorum Gönder