memleketimden iç denetçi manzaraları
selam
günlük.. bugün seninlen konuşuk etmek istediğim mevzu😆 stratejik plan, iç
kontrol sisteminin kurulumu, performans programı hazırlığı ve benzeri bilumum
çalışmalarda iç denetçi insanının alacağı tutum olsun istedim.. tabi ki sen de
uygun görürsen.. bu tip çalışmalar kurumlarda zaman zaman oluyor ve bu noktada gözler
yan hakeme😋pardon, bu konuları en iyi bildiği düşünüldüğünden olsa gerek, iç
denetçiye çevriliyor.. peki iç denetçi bu tür çalışmalarda nerede durmalı ya da
durmalı mı?.. ya da hiç bulunmayıp 3 maymunu mu oynamalı?.. mevzuya duayenlerin
verdiği cevap zaman içinde ciddi farklılıklar gösteriyor.. sahibinin de –duayen
filan olmasa da- bu konuda bir fikri var elbet.. madem ki bu gök kubbe altında
var olma armağanına erdik bir sözümüz de olmasın mı di mi yani?..
piyazı
geçersek.. başkan chambres’ın trusted advisors kitabı bağlamında masada yer
almak adına bu tür etkinliklere iç denetçinin “tarafsızlık ve bağımsızlığını”
yitirmeden katılması bir gerekliliktir.. bu görüş eskinin denetim dışında her
şeyden kaçınmak şeklinde özetlenecek “aşırı denetçi” anlayışına oranla şimdi
çok daha rağbet görüyor..
gelelim kendi hikayemize.. bizden de zaman zaman bu
tür etkinliklere katılımımız beklendi ve bekleniyor.. misal stratejik plan..
stratejik plan çalışmalarına önceki dönemlerde "yoğun" bir şekilde katılım
göstermiştik.. sahaya inerek, bizzat çalıştaylarda görev yaparak, uğraş
vererek.. mücadele ederek.. hem öğrenip hem öğreterek.. yani yolda tedarik
yaparak.. ancak hep kalben mutmain olmadan ayrılarak.. şöyle olmalıydı, böyle
olmalıydı diye düşünerek.. bazen küserek.. bazen başka kurum iç denetçilerinin,
neden bu kadar işlerin içine giriyorsunuz, badmarking (kavram sahib'ul günlüğe yani bana aittir) oluyorsunuz şeklinde, tenkitlerine uğrayarak.. dediğim gibi içsel olarak en
sonunda yine tam olmadı sanki diyerek.. en önemlisi de bu sanki: “tam olmadı”
düşüncesi.. yapıcı tatminsizlik bağlamında yazmıyorum.. gerçekten de olmadı, yok
içime sinmedi diye düşündüm pek çok zaman.. kurum için daha iyisi olmalıydı
diyerekten.. neyse bu ya dediklerinizin yapılmaması ya da diğer katılımcılarla bambaşka
zihinsel şemalara sahip olmaktan kaynaklanıyor büyük ölçüde.. ve bu durum bir
küskünlüğe de neden olabiliyor.. katılmayayım, uğraşmayayım.. bana bir görev
verilemezse boş vereyim, verilirse verildiği kadarını yapayım.. şeklinde
düşünceler zihnimi çepeçevre kuşatıyor.. ancak bir iç denetçi, daha önemlisi
kurumunu çok seven bir iç denetçi olma durumu öyle ağır basıyor ki bir anda –tabi
ki gelen talimatın da etkisiyle- kendimi olayların içinde buluyorum..
üstelik bu bazen çok bodoslama bir dalış oluyor günlük.. işte bu beni zaman
zaman korkutmuyor değil.. herkes korkar günlük.. herkes korkar.. neden mi
korkuyorum iç denetçi pozisyonunda kalma çabası bu aslında.. bir yandan da
kurum aidiyeti bastırıyor ve sonuç welcome to the hotel california tadında
oluyor epeyce.. ve -aynı şarkıdan gidecek olursak- hep o ifadeyi tekrarlıyoruz aslında “I had to find the
passage back; to the place I was before”.. biraz mazi, biraz ati
ve biraz kurum sevgisi kavganın ta göbeğine atıyor bizi yani.. standartlara rağmen serin kanlılık kaybolabiliyor..
belki de memleketimin iç denetçisi biraz da böyle oluyor...
Üstad,
YanıtlaSilGerçekten sistemin oluşturulması aşamasında icracı birimlerin hata yapmamaları için çalışmalara katkıda bulunma iç güdüsü ile gerçekleştirdiğimiz destek çalışmalarından dolayı badmarking :) olmadan mesleği icra etmeye çalışıyoruz.
Bu noktada yazdıklarınızdan büyük istifade ediyoruz.
Teşekkür ediyor, çalışmalarınızda kolaylıklar diliyorum.
merhaba Namık Kemal Bey.. yorum için teşekkür ederim.. destek vermek zorundayız, bence iyi yapıyorsunuz.. badmarking olmadan yola devam :) bir daha ki gelişinizde görüşmek üzere inşallah...
Sil