sizden yeterince faydalanamıyorlar

geçen duayen denetimci bir hocamla dertleştik günlük.. iç denetime lazım olan biriyle.. kamuda –genel olarak- iç denetimden yeterince yararlanılmadığından dem vurdu.. yabancı ülkelerdeki uygulamalarla bizi mukayese etti.. neresinden baksan üzücüydü sonuç.. özellikle bir cümlesi aklımda yer etti.. yol boyunca tekrarladım durdum.. “sizden yeterince faydalanamıyorlar”.. evet özeti buydu, kamudaki iç denetimin.. yeterince faydalanamıyorlardı ve neoklasik kurama göre “kıymet fayda ile ölçülüyordu”.. o halde.. faydasızsak.. neyse önermeyi tamamlamak istemiyorum.. 

çok geçmeden, hocanın yanından ayrıldıktan sonra başka bir soru takıldı zihnime: iç denetimden faydalanmayı biliyorlar mı? misal ben üst yönetici olsam bu bağlamda ne yapardım?.. başkan chambers’ın dediği gibi güvenilir bir danışman olarak bakardım iç denetçiye.. bir dakikasının boş şeylerle geçmesine izin vermezdim.. düşünsene kamuda danışmanlara yönelik ne harcamalar yapılıyor?.. halbuki iç denetim sistemi sayesinde devlet maaşlı, kadrolu danışman vermiş üst yöneticiye.. bu kaynağı çok iyi kullanırdım hani.. sorardım sorardım.. zorlardım.. kurumlarda içtihat yapacak cehti gösterebilecek nadir pozisyondaki bu unvandan çok daha iyi istifade ederdim.. yasak salma kabilinden çalışma programlarıyla zaman geçirilmesine asla müsaade etmezdim.. her aşamada bir katkı beklerdim.. mesleki gelişmeleri yönünde zorlardım.. 

ülkemizde iç denetim-üst yönetici ilişkilerini maalesef tatminkar değil.. nasreddin hoca fıkrası gibi handiyse.. evlenince karısı hocaya sormuş ya hani.. kimlere gözükeyim kimlere gözükmeyeyim diye.. ve hoca da cevaben bana gözükme de kime gözükürsen gözük cevabını vermiş.. o misal yani.. vakti zamanında bir üst yöneticinin iç denetçilere "evladım siz kurumu tanıtıyorsunuz, gezin dolaşın.. fazla kafayı yormayın işle güçle" dediğini biliyorum bu bağlamda.. ya da danışmanlığı yanlış anlayıp bakanlık müsteşarını arayarak “bunların (iç denetçiler) mevzuatında danışmanlıktan bahsediliyor ama hiç bana danışmıyorlar??.. ne ayak” diye soran üst yöneticiyi de duymuştum.. yine iç denetimin nereye ve kime bağlı olduğunu asla anlayamayıp “siz kime bağlısınız aslen??..” diye sorup duranı da biliyorum.. neyse meslek çıkalı 13 yılı geçti ancak daha temel sorunlar çözülemedi.. yine de benim hala umudum var.. belki gelecekte, bir yerlerde, küçük mutlu bir iç denetim birimi vardır.. van dyck kırmızısı bu birimimizin rengidir.. çook uzun zamandır yalnız başına yuvarlanıp giden.. biraz titanyum beyazını ince spatulama aliyorum…


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim