bu kentte aşk: hamdım, yandım...
her
gülen mutlu olmadığı gibi her ağlayan da mutsuz değildir..
yakındım sana.. aşk mıydı
bilmiyorum.. zaten aşk bilinebilir ya da tarif edilebilir mi ki? yakınında
olmanın inanılmaz hafifliği vardı üzerimde.. gizli, güzel bir sırra vakıf
olmanın mutluluğunu duyumsuyordum.. bir hayal ülkesinin alabildiğine uzanan
sahilinde yürüyorduk ya hani o akşamüstü güneşe karşı.. yeni geldiğimiz bir
hayal ülkesinin bu güzel sahilinde.. arada elim eline değiyordu sadece.. bu
bile yetiyordu heyecanlanmam için.. gülümsüyor muydun? belki evet.. belki hayır.. bence evet.. sanki evet.. ne de güzeldi bu tavrın..
akşam çökmek üzereydi.. güneş batıyor gözlerin ona inat doğuyordu.. çok şey
söyleyen gözlerin.. mazi, şimdi, atî hepsini birden ve de tekmilini şimdi anlatan gözlerin..
sen böylesini severdin zaten.. kiplere yer yoktu senin evreninde.. bakışlar
vardı sadece.. geniş zamanda bakışlar.. ve hatta geniş mekanda.. çünkü nerede
olduğumu da idrak edemiyordum çoğu kez.. çocukluğumun eşsiz cennetinden,
gençliğimin hoyrat yıllarına uzanan bir doğru üzerinde; yoldan gelip yola
gidiyordum.. ya da halden gelip hale gidiyordum.. bir nefesle hamdım bir
nefesle yandım...
Yorumlar
Yorum Gönder