kent yaşamı: denizlere düşman mıyız?

geçen -ruhi ve bünyevi- bir takım nedenlerden ötürü yıldızdan sirkeciye kadar yol katettim.. gözünde büyütme günlük, inan daha önce teptiğim yolların yanında bu mesafenin esamesi okunmaz.. neyse konu zaten ne kadar çok yürüdüğüm değil.. mevzuu bu kadar güzel bir parkurda denize paralel yürüyememiş olmam.. evet maalesef bir deniz kültürümüz yok.. kıyı şeridinden yararlanma, doğa-tarih birlikteliğini yaşama ve içselleştirme ve de bundan zevk alma olayımız çok güdük.. şöyle ki beşiktaş sahilinden yürümeye başladım o da ne? eski malmüdürlüğü ve şimdi saraylara bağlanmış bina yolu kesiyor.. hoppp caddeye fırla.. bu binayı geçince tekrar sahile in.. ama 5 metre gidemeden karşına çıkan bilmem ne asamblesi binasından dolayı yine otobüslere doğru koş.. oradan sonra kabataş sahile kadar saraydı, müştemilattı denizi göreme.. bu kadar mı düşman olur insan denize? bu kadar mı görmek istemez? neyse kabataşta yan yana bulunan çay bahçeleri sayesinde bir boşluğa kavuş ama o da ne? az ilerde üniversite binası gene ayırsın seni denizden.. oradan sonra gemi kurtarmanın estetikten uzak binası bu ayrılığı sürdürsün taa kii istanbul moderne kadar.. orada da sergi binaları mani gene denizi görmeye.. ve zaten karaköyün girişi (tophaneden itibaren) denize tamamen sırt çeviren bir anlayışla inşaa edilmiş.. binalar ve sokaklar adeta "şu lanet maviliği görmeyin, gidin asfaltta debelenin" diye haykırıyor... öle böyle kendimi galata köprüsünde buldum.. sözüm ona sahilden gezerek geldim.. maalesef ayni hikaye istanbulun pek çok tarihi yerinde yaşanıyor.. mesela hiç düşündünüz mü vapurdan bakınca kadıköyünden üsküdara sahilden gidilecekmiş gibi gözükmesine rağmen neden ara sokaklardan, mezarlıkların oralardan geçerek varabiliriz? oysa üsküdar kadıköyü arası bizim bu değerini bilmediğimiz ve yok toprak mahsulleri binası yok uluslararası yükleme limanı yok şu yok bu dolayısıyla hiç kullanamadığımız bu güzergah başkalarının elinde olsa nasıl güzel organize edilirdi.. düşünüyorum bisiklet güzergahı, koşu veya yürüyüş parkuru, sahil yolunda karşıyı ve denizi seyrede seyrede üsküdardan kadıköye gidiyorum.. ah ahh... bana soran var mı? öyleyse we are the world we are the children...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim