kent yaşamı: yitiğimiz "değer"

eskiden her şeyin ayrı bir tadı mı vardı günlük.. yoksa ben yaşlandığım için mi aynı tadı alamıyorum? bu durumun en son örneğini geçen ay ortasında bir Cuma günü yaşadım.. karne günüydü.. okullar kapanmış, tatil başlamış ve öğrenciler karnelerine kavuşmuşlardı.. ancak heyhat hazandı benim için sanki.. bir neşe yoktu etrafta.. bir dönem sonu muhasebesi mevcut değildi.. kendi çocukluğumu, gençliğimi düşündüm sonra.. önce "topkapılı mehmet beydeki" sonra da pertevniyaldaki günlerimi hayal ettim.. karne günü bambaşkaydı bizim ev için.. çok iyi olsa da biraz kırık olsa da karneler bu böyleydi.. bir sevinç olurdu sabahın erken saatlerinde, evden çıkardık ve son derste karnelerin verilmesini beklerdik.. verilmeyecek, yetişmedi vb polemikler olurdu hep.. hep bir ağızdan "akdeniz karadeniz karneleri isteriz" diye tempo tutar baskı yapmaya çalışırdık kendimizce.. keza hiç birimizin duyulan malumatı hemencik internete girip öğrenebileceğimiz tabletimiz ya da cep telimiz yoktu.. inanırdık safça, içten içe kızardık.. karne değerliydi.. okul ve çevresi bir karnaval yerine dönerdi.. veliler gelirdi son derste.. ve beklenen an gelir, öğretmen elinde karnelerle.. numero sırasına göre dağıtırdı.. adeta bir tebligat yapar gibi.. alan yerine otururdu ve beklerdi son çocuğun karnesini almasını.. sonra öğretmen "çocuklar tatilde boş oturmayın, verdiğim ödevleri yapın, seçtiğiniz kitabı okuyup özetleyin" derdi ve neşeli bir çığlıkla açılan sınıf kapısından her öğrenci velisinin yanına koşardı.. sonra karnemizi büyüklerimize göstermeye giderdik.. herkes bilirdi o gün karne günü olduğunu, Cumhuriyet Bayramı gibi bir şeydi yani.. bakkal, manav, konu komşu sorardı: "nasıl karnen".. şimdiyse bazılarının karne almak için bile interneti kullandığını, almaya gitmeye tenezzül etmediğini, hiç bir coşkunun olmadığını, değersiz hayatlarımızın çok değerli eşyalarımızın yanında hiç mi hiç önemi olmadığını gözlemliyorum.. ve üzülüyorum.. teknolojik olarak geliştik ama hayatımızın manası kayboldu.. daha çok tüketim, daha fazla haz almak uğruna duygusuz birer robot haline geldik.. 2000'lerde olabiliriz takvime göre ancak gerçekte 80'lerin yüzlerce yıl gerisindeyiz...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim