denetim günlükleri: yönerge ne işe yarar?
iç
denetim yönergesi nedir ne işe yarar?.. tamam standartlar bağlamında bir
bağlayıcılığı var da ben onu demiyorum.. ne işe yarar diye soruyorum.. bir
ihtiyaç mı yoksa münkasım zihinlerin bir heyulası mı?.. yani diyorum "mala
davara faidesi" var mı?.. şööle bir bakarım zaman zaman değişik iç denetim
başkanlıklarının yönergelerine.. genelde aynı şeyle karşılaşırım.. aynı ifadeler (teşekkürler
copypaste😍 ve sana da merhaba izomorfizm).. hal böyleyse o zaman neden her kurumdaki iç denetimin ayrı ayrı
yönergesi var?.. şimdi yani biz bunu imzalamasak ya da üst yönetici imzalamasa
ne olur?.. denetim yapamaz mıyız?.. üstelik bunu hazırlamak başlı başına bir
sorun da olabiliyor kimi idareler için.. misal bir idarede “iç denetçi ile üst
yönetim arasında anlaşmazlık olursa bunu düzenleyici kuruluş çözer” ifadesinin
sorun teşkil ettiğini ve üst yöneticinin bölesi bi metni imzalamaktan içtinap
eylediğini biliyorum.. ya da şablondaki üst yöneticinin görev ve sorumlulukları
bölümlerinde “ne göreviymiş canım, imzalamam ben bunu” diyen idareler de epeyce
duydum.. netekim Veysel Çıplak* tarafından yapılan bir alan araştırması sonucu
kaleme alınan makalede “üst
yöneticilerin iç denetim plan, program ve birim yönergelerini onaylamada
çekince göstermeleri”nin uygulamada iç denetim sisteminin en önemli sorunları
arasında yer aldığı vurgusu bulunmaktadır.. acaba diyorum yani böle her kurumun
hem de çoğu birbirne benzer yönergesinin olmasının pratikte ne gibi bir sonucu
olabilir?.. "bu bizim dayanağımız" savını gerçekçi bulmuyorum.. çünkü yürürlüğe
koyan idare olası bir gerginlikte yönergeyi askıya alma hakkını da bittabi
kullanabilir.. altına imza atıyoruz ve böylelikle yasallık kazanıyoruz savı da
çok itici geliyor.. ne yani imzalamasam meşru olmayacak mıyım?.. nasıl yani
kanunla kurulmuş bir idareye kanunla ihdas edilmiş bir unvan ve kadroya
atanıyorum.. ve beni üst yönetici atıyor gel gör ki charterı imzalamadığım için ya da charterım olmadığından yasal olamıyorum.. peki nasıl olmalı?.. bence zaten konuyla ilgili kanunun,
yönetmeliğin ve hatta üçüncü düzenlemelerin bulunduğu bir ortamda bir de
yönergeye pek de lüzum yok.. yani yapılacak bir şey yok.. yalın denetim,
sadelik, çeviklik gibi kavramları bol keseden kullanmak yerine bu kavramları
somut olarak hayatımıza katabiliriz.. yani yönerge vb aşırı bürokrasi getiren,
pratikte hiçbir faydası olmayan süslü, antin kuntin işleri hayatımızdan çıkarabiliriz..
ya da daha zorunu yapar ve gerçekten orijinal (örneğin kurum risk kültürünü, yönetişimi vb. dikkate alan) ve de kısa
(yönetmelik ve kanunu tekrarlamayan) yönergeler hazırlayabiliriz..(örneğin https://www.idrc.ca/sites/default/files/internal_audit_charter_mar2018.pdf)
sorarım en son ne zaman yönergenizi okudunuz ya da ne zaman ona atıf
yaptınız?.. zaten ihtiyaç duyduğumuz hükümlerin çoğu yönetmelik vd. düzenlemelerde var.. ve onlara atıf yapmak daha sağlıklı.. üstelik onları idarelerin
değiştirme lüksü de yok.. yani “demem o ki yönergeye noldu yaaa”…
*Türkiye’de
Kamu İç Denetim Sisteminde Bir Alan Araştırması (II)Denetişim, 2010/5, http://dergipark.gov.tr/download/article-
Yorumlar
Yorum Gönder