denetim günlükleri: bakışımız holistik mi?
günlük, bugün
gene ağır bahis açacağım.. keza “dert söyletir beni.. feryat feryat”.. sistemlerin ve
dolayısıyla sistemlerden oluşan kurumların en büyük handikapı bütüncül (yani
holistik) bir bakış açısına sahip olmaması diye düşünüyorum.. iç konrol sistemi
de bundan azade değil.. sevgili bütünleşik çerçeve bunu sağlamaya çalışıyorsa da
maalesef başarılı olamıyor.. çünkü kurum kültürü baskın çıkıyor.. ve “bütünü”
parçalar toplamından çok farklı bir hale getiriyor.. normal şartlar altında
wholismden anlaşılan bütünün, parçalar toplamından çok daha büyük bir değer
olmasıyken; belirttiğim kurumsal kültürler bütünün parçalar toplamından daha
küçük bir değer olmasına yol açıyor.. (entropi gibi bi şi yani).. örneğin
bütçeye ve mali konulara verilen aşırı öneme karşılık personel eğitimi ve
motivasyonunun önemsenmeyişi tıpkı bir yana çeken araba gibi efektif bir sonuç
almayı güçleştiriyor.. tam bu bağlamda iç denetimin rolü önemli diye
düşünüyorum.. üst yöneticinin mevzuatın kendisine yüklediği sorumlulukları ifa
etmede kurum içindeki en önemli yardımcısı olan iç denetim eğer salt mali
nitelikli iş ve işlemlerle haşır neşir olursa, holistik anlayışı gözden kaçırabilir.. fazla
ve yersiz bir harcamaya yönelir örneğin.. ancak bunun kök nedenini tespit
etmeden yazacağı öneriler hedefi bulmayan mermiler gibi boşlukta önce parlar,
sonra kaybolup gider.. çabaları değerli kılan "kök neden analizidir".. kök neden
analizini doğru yapabilmenin yolu ise holistik bir bakıştan geçer.. tamam
ortada belki hatalı bir işlem vardır ancaaaak acaba bunun “essah” sebebi nedir?.. “soğuk
kontrol önlemleri” derdimize derman olabilir mi?.. bu bağlamda yapılması
gereken kurumu deyim yerindeyse kucaklayabilmektir.. ancak bu tür bir tavırla
holistik bir bakış açısı kazanabiliriz.. bunun için de ilk evvela kurumu
sahiplenmeliyiz.. evet bunlar bizim kurumlarımızdır ve bize ihtiyaçları
vardır.. ikinci olarak fildişi kulemizden çıkarak insanları tanımayı
denemeliyiz.. üçüncüsü salt denetsel bir bakış açısından kurtulup fayda
temelli bir anlayışı öncelemeliyiz.. kişileri, alt sistemleri ve bunların
hepsinin bileşimi olan kurumu daha da önemlisi tüm bu unsurların adeta ruhu
olan kurumsal kültürü iyi tanımlayabilmeliyiz.. ancak böyle yaparsak hem ağaca, hem de
ormana bakabiliriz...
Hocam harika...eline sağlık!
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
Sil