denetim günlükleri: yapıcı tatminsizlik bir avantaj ama nasıl?
geçen
gün değindiğim “yapıcı tatminsizlik” bahsinden devam edecek olursak.. sevgili günlük,
şimdi “tamam ama bunları nasıl yapabiliriz” dediğini duyar gibi oluyorum..
tamam da kurumlarımızda örneğin üniversitede ayniyattır, satın almadır, inşaattır,
maaştır.. bunlar yerine kurumun ana faaliyet konularında –ki üniversitede bu
eğitim ve bilimsel faaliyetler oluyor- denetimi yapabilecek selahiyete nasıl
ulaşacağız? tabbi ki öncelikle bilimsel anlamda bu süreçleri denetleyebilecek
yeterliliği haiz olmak gerekiyor.. aslında mevzuatta yeri var ancak güdük
doğmuş.. İç denetçi adayları belirleme, eğitim ve sertifika yönetmeliğinin
6/b-3 bendinde “Araştırma görevliliğinde geçen süreler dahil olmak üzere,
doktora unvanını almış öğretim elemanı olarak en az sekiz yıl” çalışmış
olanların sınava girme şartını sağlayabileceği ifade edilmiş.. şimdi bir
akademisyen düşünelim.. doktor olmuş ve toplam sekiz yıldır hoca ve biz diyoruz
ki şimdi sen sınava girebilirsin.. ve eğer kazanırsan hocalıktan iç denetçileğe
geçeceksin.. akademisyenlikten çıkacaksın yani.. mantıklı mı?.. pek değil..
şimdi dr. öğr üyeliğine belki de doçentliğe ramak kala acaba kim akademisyenliği
bırakmak ister ki? halbu ki asker ya da hakim/savcı olan biri rahatlıkla kendi
unvan/rütbesinden ayrılmadan kurumunda iç denetçilik yapabiliyor.. ki doğru
olan da bu zaten.. ana faaliyet konusu sağlık olan bir kurumu en iyi bir
sağlıkçı, adalet olan bir kurumu en iyi hakim/savcı, askerlik olan bir kurumu
ise en iyi asker bir iç denetçi denetleyebilir ve katkı sağlayabilir.. tabii ki
farklı disiplinlerden gelen kişilerin de kurumlara çok şey katacağı bir
gerçektir, ancak işin doğası gereği ana faaliyet konusuna hakim biri denetimde
daha başarılı olabilecektir.. özetle sorunun –konfor alanlarımızı terk etmek
istememek gibi- bizden kaynaklanan boyutu olduğu gibi mevzuattan kaynaklanan boyutu
da yabana atılır değil ve pratik bir düzenleme yapılmazsa, tersine bir
hareketle, iç denetçilerin akademisyen olmasını beklemekten başka çıkar yol
gözükmüyor gibi.. ee ne demiş Platon “ya filozoflar kral olmalı ya da krallar filozof”...
Yorumlar
Yorum Gönder