teoride mükemmel
uzuuuunn yıllar önce üstadla önemli bir denetim sürecinde şartnameyi
hazırlayan mühendis ile görüşmemiz iktiza etmişti.. neyse soracağımız soruları
hazırlayıp kendisini mekanımıza davet ettik.. hoş geldin beş gittinden, havadan
sudan da konuştukta sonra sadede geldik.. mühendis, üstadın ve benim
sorularımıza önceleri direkt cevaplar vererek aslında iyi bir giriş yapmıştı..
ancak vakit ilerledikçe sorulara verilen cevaplar dairevi bir mahiyette tezahür
etmeye başladı.. son kertede üstad "X bey şartnamede yüklenici ile
muhabere yazılı olur diye bir hüküm olmasına karşın sen haberleşmeyi hep sözlü
yapmışsın; oluyor mu böyle ne iş" gibi bir soru sorması üzerine X bey,
tatminkar bir cevap vermeden, mesainin de bitmekte olduğundan dem vurarak bu
tatlı sohbeti noktaladı.. neyse öğreneceğimizi öğrenmiştik.. açıkçası X beyin
tekrar gelmesi gibi bir beklentimiz de yoktu ki o da ne? ertesi gün elinde bir
poşetle geldi ve "size bir şey söylemek istiyorum" diyerekten
elindeki poşetten bir kitap çıkardı: Fayol'un "Yönetim İlkeleri" adlı
kitabının sayfalarını hızlı hızlı çevirerek kıvırdığı sayfayı buldu ve bize
zafer kazanmış bir komutan edası ile dönerek: "siz yazılı haberleşmeden
bahsediyorsunuz ama bakın Fayol diyor ki sözlü iletişim daha etkilidir"..
üstadla, "çakmak dediğin böyle topiklik olmalı diyen yerli karşısında
şaşkına dönen reklam filmindeki adam gibi" birbirimize bakakaldık.. X Bey
ne diyordu böyle.. peki ya şartnameyi ne yapacaktık.. şartnameyi kabul etsek ya
Fayol? ona ayıp olmayacak mıydı? gereksiz yere organisational behaviour
mensupları ile bir çatışmayı göze alabilir miydik?😆
Yorumlar
Yorum Gönder