statüs memurus
nedense memuriyete girdiğim ilk zamanlar hatırıma geldi birden.. ve içine düştüğüm yoğun yaşanmışlıklar.. ve o günlerden bir anı canlandı: memuriyete ilk başladığımda aklıma gelenin başıma gelmesinin
verdiği o tarifsiz acı ile karşı karşıyaydım.. masadaki boş çay bardakları bana
adeta "welcome to the hotel california pardon 657" diye
haykırıyordu.. ve hemen arkadaki çaycı "Such a lovely place/Such a lovely
face" diyordu adeta.. uzaklardan ta uzaklardan bir ses ise sürekli
"burada hepimiz kendi isteğimizle tutsağız" şeklinde bir şeyler
geveliyordu.. peki bu doğru muydu? buradan kaçamaz mıydık? bu anafor içinde
kapıya koştuğumu hatırlıyorum.. olmak istediğim yere giden yolu bulmak zorundaydım..
ancak çay bardaklarının yolu mu keserek "hava almak istediğim zaman başımı
çıkarabileceğimi, ancak buradan asla ayrılamayacağımı" söylemesi ile acı
gerçekle bir kez daha karşılaştım..
Bir giren pişman birde girmeyen...
YanıtlaSil