"ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında"
Ve anılar denizinde sen.. yeşil desem yeşil.. mavi desem mavi.. beyaz desem beyaz.. siyah desem siyah.. hem ne siyah, kapkara.. gece misali saçların.. her daim toplardın.. ne güzel düşerdi kakülün beyaz alnına .. katip muslihittinden yukarı çıkan yokuş .. o yokuşta ilk kez gördüğüm gün seni, okul dışında.. kaçamak bakışmalar.. kalbimdeki sıcak akıntı.. ve telaş belli belirsiz.. o noktadan başlayan mutluluk.. grenwichimize yakın bu noktadan.. ondan sonra hep sizin mahalledeki bakkala gelir olmuştum.. en ufak bir şey için bile.. üşenmeden.. gözlerinin yakıcılığını belki bir kere daha görebilirim ümidiyle.. sonra yine bir keresinde yeniden karşılaşmak ve konuşmak.. öylesine anlamlı bir şekilde(?!): “burada mı oturuyorsun sen?”.. bir yerde oturmanın bulabildiği en derin anlamı hissettiğim o gün.. topkapıya göz kırparaktan.. ve yıllarca çocuklarıyla kavga ettiğimiz arpa emini mahallesinin bu sevimliliği.. bir resim gibi şimdi hafızamda.. “evet, sizin ev de mi buralarda”💔 cevab...