denetim günlükleri: kurumsal risk yönetimi mi o da ne?
kurumsal yönetim ve
risk, COSO ERM 2017 ile birlikte yükselen değer oldu sevgili günlük..
ne zamandır biz bu evliliği kurumsal risk yönetimi (KRY) şeklinde tesmiye eder dururuz.. gerçekten de kurumsal yönetim mekanizmaları içinde risk en başat
bileşen.. ve de kurumların bu bileşeni ne derece karşılayabildikleri sorusunun
cevabı ise eylem planlarında açık.. maalesef bu açıklık bizi mutlu ve sevindirik
edebilecek bir seviyeye işaret etmiyor.. işin ilginç yanı kurumların bu bağlamda
ellerindeki ciddi entelektüel sermayeyi (yani kurumlarda birer güneş gibi
parlayan iç denetçileri💓) gereği gibi kullanamamaları.. “netekim” “Kamu İç
Denetim Reform Uygulamalarının Derinleştirilmesi Projesi Kapsamlı Değerlendirme
Raporu” bu bağlamda önemli veriler sunuyor aslında.. rapora göre “iç
denetçilerin %61’i kurumlarındaki risk değerlendirme faaliyetlerinin olgunluk
seviyesini Düşük/Çok Düşük olarak değerlendirirken; %70’i, kurumlarında
yürütülen risk yönetimi çalışmalarını yeterli bulmadıklarını belirtmiş.. aynı
şekilde araştırma kapsamında yer alan iç denetçilerin yalnızca %22’si risk
yönetimi süreçlerinin kurulumunda, %25’i de geliştirilmesinde danışmanlık
hizmeti vermişler.." yani sen bir kurumsun, elinde KRY bağlamında
değerlendirebileceğin iç denetçilerin var ve onları olaya sokmuyorsun.. halbuki
kurum hakkında en tumturaklı bilgileri ve dolayısıyla riskleri bilebilecek
olanlar iç denetçiler.. bu neden olabilir?.. açıkçası bununla ilgili yarı
yapılandırılmış, nicel, odak grup çalışması vb. enstrümanlarım yok ancak
tahminlerim var:
1- kurumsal olgunluk
seviyesi risk yönetimidir, şudur budur gibi “ıspanaklı sözcükleri”
anlayabilecek seviyede olmayabilir..
2- iç denetçilerden
korkuyor olabilirler.. "aman şimdi riskimizi miskimizi öğrenip durur bunlar
sonra başımıza bi iş açmasınlar Allah vermeye" bağlamında bir titreme olabilir..
3- iç denetçilerin bu
işi kıvıramayacağından korkuyor olabilirler.. yani “şimdiye kadar bazı
denemeler yaptık, iç denetçileri bazı yönetsel mekanizmalara dahil ettik..
kendimizi uzayda kaybolmuş apollo personeli gibi bulduk da houstandan yardım
isteyiverdiydik” modunda bulunabilirler..
birincisi cehalet kaynaklı.. ikincisi ise patolojiktir..
buna mukabil sonuncuda iç denetçilerin de dahli olabilir.. yani “neymiş gardaş
risk, gül gibi denetliyoruz işte bak” formatı ve dahi eski günleri düşünmenin
baş döndürücü tadıylan “ben böle antin kuntin iş bilmem aga.. atarım
çeltiğimi, bakarım mevzuatıma geçerim giderim” mantığından hareket eden bir anlayış karşı tarafa epeyce koz verir yani.. yani diyeceğim o ki,
başkalarının ne yaptıklarından ziyade kendimize düşeni ifa etmeliyiz.. artık
inisiyatif alma zamanı gelmiştir.. yeni şeyler söylemek zamanıdır.. kurumların bizden bu faaliyetleri talep
etmelerini beklememeli, talebi kendimiz oluşturmalıyız..
Yorumlar
Yorum Gönder