denetim günlükleri: empati dozajı

iç denetçi empatik olmalıdır ifadesine takıldım bugün de günlüğüm.. empati ne demek şöle bile düşündüm.. sözlükten felan anlamını dikizledim.. elbette, karşımızdaki kişinin duygularını ve de düşüncelerini anlayabilmek faydalı.. en azından insani.. rapor yazarkene çizerkene buna dikkat etmenin fevaidi izahtan varestedir.. (vay ne cümle kurdum beaa!? İzahtan vareste J ) imza atmak, iş yapmak zor bir şey çünkü.. buna karşılık iş yapan kişiye bunu niye böle yaptın şunu niye böle yaptın diye sormak nisbeten kolay ve dahi keyifli.. ve daha da önemlisi bu durum dışardan da böle görülüveriyor.. netekim daha evvelden muaasseebe denetmeni (3 dönem devreler -miladi 2001 girişliler- böle telaffuz eder) iken bulunduğumuz ildeki defterdarlık personeli bile “amerikada başkan olacağına gel burada muaasseebe denetmeni ol, daha kıyak” der bu gerçeği ikrar ederdi.. bugün de aynı aslında gün geçmiyor ki bir harcama yetkilisinin “valla en iyi sizin iş” şeklinde kıskanç ve iğneleyici ifadelerine maruz kalmayayım.. J neyse konuya dönersek empati iyi ama dozajı ne olmalı? sorunsalı ile karşılaşmamız bu noktada kaçınılmaz.. tamam adam/kadın zor durumdaydı, mevzuat şöle zordu böle zordu.. yokuşçular fazlaydı.. üst yönetim istedi.. şu bu.. diye denetlediğimiz insanları algılayım derken onlarla ah-u vah eder durumda kalmak pek de sağlıklı değil kanımca.. sonuçta durum ne olursa olsun biz denetim işi yapıyoruz.. ve hata bulmak mesleğin doğasında var.. tabii ki hataları düzeltmeyi yol göstermek için yapmak gerekiyor, salt bir ego tatmini için değil.. ancak tekrarlıyorum bir hata, yolunda gitmeyen bir durum varsa bizim ilk görevimiz hata yapanı anlamak değil kuruma, hatayı ortadan kaldırmak suretiyle, değer katmaktır.. yoksa zamanla empati yapanın kişiliği ortadan kalkmaya başlıyor.. ve karşısındakinin mantığa bürüdüğü hatalara hoşgörüyle, olgunlukla, adam ne yapsınla yaklaşmaya başlıyor.. daha beteri bazen kendi fikirlerini içe ata ata iki yüzlü bir kişi haline gelebiliyor ya da sağlığını kaybedebiliyor.. giderek banker bilo filmindeki biloya (ilyas salman) dönüyor ve maho’nun (şener şen) her hatasından sonra kurduğu “yaptım ama niye yaptım bir sor hele bilo can” cümlesine kapılıp gidiyor.. vaktiyle bir denetim esnasında muhasebe personelinin alındıları mutemetlere sıra teselsül ettirmeksizin, sistemsiz, düzensiz verdiğini görmüş ve nedenini sormuştum da veznedar cevaben “müdürümüz bana diyor ki ver X ver! Kimseyi konuşturma ver.. ne isterlerse ver” dediği için öyle hesapsız kitapsız verdim demişti.. kendimi ne kadar istesem de adamın yerine koyamamıştım.. “alındılar için mi böle diyor müdür” diye mırıldanarak, umarsızca sorunca adam bana küsmüş gibi yapıp başını yan tarafa çevirmişti masumca.. içime dokundu bu durum.. hem empati kuramamam hem de adamın hali yani.. neyse “benim de tayin çıkacak biliyon mu” diyesim geldi nedense.. biraz da kendimle empati kurmasını istediğim için belki.. demedim gerçi ya.. olsun.. demişim de anlamış gibi hissettim.. özetle empati iyidir de dozajını kaçırınca insanı alııııır götürür… 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulgular ormanında özü başına (beni denetim mezarlığına gömün bölümünden)

andrea corr

bakırköydeydik çok emindim