denetim günlükleri: danışmanlık bir mayınlı saha!


İç denetimin danışmanlık faaliyetlerindeki tavrı ne olmalı sorusu üzerinde durmaya değer bir konu günlük.. bana sorarsan –ki sormasan da anlatacağım- aktif hatta proaktif olmalı.. deneyimim şunu gösterdi ki idarenin faydasına olan ve bizzat onların istediği bir faaliyet metazori bir programın ortaya koyduğu denetimden çok daha faidelidir.. birincisinde adamların gerçekten de yaşadıkları bir sorun vardır ve sizin katkınız doğrudan kurum içi etkinizi arttıracaktır.. buna karşılık denetim daha dolaylı bir karkı sağlayacaktır.. empati yaparsak danışmanlığın çok daha iş bitirici olduğunu ve kapı açığını gözlemleyebiliriz.. burada bizi sıkıntıya sokan birkaç noktaya dikkate etmemiz gerekiyor.. ilk olarak olayımızın icra değil danışmanlık olduğunu unutmamak lazım.. aslında bu denetimde de böle.. netekim yıllar evvel muaassebe denetmeni 😆 (bu söylem 3. dönem devrelerin ifadesidir) iken denetlediğim -ve sonrasında incelemeye evrilen- bir saymanlıkta bunu bizzat yaşamıştım.. delil dolu odayı kilitledikten sonra (amma da gizemli bir cümle kurdum ha) gereksiz bir şekilde odayı dikkatli koruyun kimse girmesin şu bu gibi direktifler verdiğim sayman “üstat buranın asıl sorumluluğu bende.. birinci elde sorumlu benim” diyerekten beni kendime getirmişti.. yani olayı sahiplenirken ölçüyü kaçırmamak lazım.. bizim işimiz salt yol göstermek ve bunu da risklere işaret ederek yapmak.. ikinci olarak konuyu olabildiğince (makuluyet hudutları içinde) kapsamlı bir şekilde –değişik alternatifler bağlamında- ele almak gerekiyor.. bazı ihtimalleri saklar ya da gözardı edersek bu mesleki yeterliliğimiz sorgulatır hale getirir.. ve daha da önemlisi kurum zarar görebilir.. üçüncü olarak önerilerde bulunurken çok dikkat etmeliyiz yoksa bize “bunu sen önerdiydin” şeklinde kontra toplar çıkabilir.. yapılan bir öneri –mesela bir iç kontrol tasarımı- hem yasal, hem uygun, hem etik ve hem de az külfetli olmalı.. ve son olaraktan idarenin de danışmanlıktan aynı şeyi anlamsı gerekmektedir.. fıkra tadında bir olayda genel bütçe dışı bir üst yöneticinin, müsteşarı arayıp “iç denetçilerin mevzuatında danışmanlık varmış (muhetemelen okumadı hiç!) ancak bana hiç danışmıyorlar, bu norrmal mi?” demesi analtılır durur.. zannımca danışmanlık öncesi mutabakatlarda biraz bilgilendirme yapılması faideli olacaktır.. ayrıca yapılan danışmanlık faaliyetlerinin (yazılı/sözlü) kapsamlı danışmanlık olmadığında mesleki derecelendirmede katkı sağlamaması iç denetçi motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.. ciddi bir zaman almasına rağmen bu faaliyetlerin –çok uzun ve sıkıcı bir prosedürü olan- kapsamlı danışmanlıklar gibi puan getirmiyor oluşları, kurumlara iç denetimin katma değer sağlamasını engelleyen, ciddi bir handikaptır.. belki biraz da bundan mütevellit “amaaaaan bana ne be! İdare kendi göbeğini kendi kessin.. ben denetim yaparım kardeşim.. denetimimi yaparım yan gelip yatarım.. beğenmeyen ortanca kızını vermesin” misüllü serzenişler duyulabilmektedir…



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

mesleğin adı

666 gölgesinde iç denetçi

#iyikiKIDDERvar